YANAN GENÇ YÜREKLER…
Bir doktorun... Şehitlerimiz için yanan yüreğinin...
Cumhurbaşkanı'na hitaben yazısı.
Siz hiç bir evlat ya da kardeş kaybettiniz mi?
Ben kaybettim. 11 yaşındaydım, ilkokulun
son günü bir sınıf arkadaşım yanıma geldi.
Trafik kazası olmuş, ablan ölmüş dedi.
Sonra ilkokul öğretmenim gözyaşları içinde
beni alıp bir yerlere götürdü.
Babam oğlum ağlama dedi, sen ağlarsan
annen daha çok üzülür. Ben yıllarca ağlayamadım.
Şimdilerde gözlerim çabuk doluyor,
belki yıllarca ağlayamadığımdandır.
Babam uzun zaman çalışamadı,
annemin yüzüne yerleşen hüzün hiç kalkmadı.
Ölenle ölünmüyor diye bir laf vardır.
O laf doğru değil, ölenle ölünüyor.
Sayın Cumhurbaşkanı,
"Birkaç şehidimiz var...Şehitler tepesi boş kalmayacak"
Cümlesi o kadar kolay söylenecek, bir otoyol açılışında
öyle geçerken edili verecek bir laf değil.
Bu çocuklar ne için öldüler...
Adları nedir, Türkiye’nin hangi kentinden, hangi kasabasından ,
hangi köyünden çıkıp Libya çöllerine gönderildiler...
Neden sizin lejyonerler diye tanımladığınız paralı askerlerin,
işi adam öldürmek olan, bu konuda uzmanlaşmış katiller
sürüsünün karşısına bizim çocuklarımızı gönderiyorsunuz?
Şehitler tepesi boş kalsın....
Siz ve sizi destekleyenler farklı düşünüyor olabilir.....
Şehitlik edebiyatı yapanlar, şehitleri kutsayanlar,
sanki şehitlik iyi bir şeymiş gibi konuşanlar, yazanlar oluyor.
Şehitlik bir insanın, gep genç bir yaşında hayattan koparılmasıdır.
O insanın hayallerinin, umutlarının, yaşayacağı yıllarının
elinden alınmasıdır. Çok acıdır çok..
Şehitlik bir evladın babasız kalmasıdır bir ömür.
Şehitlik bir sevgilinin düşlerinin solmasıdır,
karanlıkta kaybolmasıdır.
Şehitlik bir babanın, bir annenin, bir kardeşin
bir parçasının ölmesidir.
Şehitlik insanın can dostunun sahibini
son gördüğü yerde bekleyip durmasıdır.
Bu ülkenin genç insanları Libya çöllerinde,
Suriye topraklarında ölüp durmasın.
Mücadele mi lazım...Çok iyi yetişmiş diplomatlarımız var.
Ülke çıkarlarını mı koruyacağız...
Bizim ülkemize kimse saldırmamışken...
Ülkemizi işgale kalkışan yokken...
Çoçuklarımızı eli kanlı katillerin önüne atmadan
bunu yapmanın bir yolu elbette vardır.
Eğer biz güçlü ülkeysek evlatlarımız ölmeden de
bunu başarabiliriz, başarmalıyız.
Birkaç tane değil, bir tane bile şehidimiz olmasın.
Şehitler tepesi ilelebet boş kalsın.
Büyük devlet adamlığı, büyük liderlik genç insanlarımızı
yabancı topraklara ölmeye göndermek değil...
Her birini kendi evladımız gibi görüp korumaktır...
( Alıntı )