Hasan AZKIRAN


SESSİZ BİR PORTRE

SESSİZ BİR PORTRE


SESSİZ BİR PORTRE,  

    Gemlik Belediyesinin açmış olduğu Kitap Fuarında, Gemlikli Şair ve Yazar olarak stant da  bana da bir yer vermişlerdi. Fuar çadırı zaman zaman çoğunluğu öğrenciler olan insan kalabalığı çok muhteşemdi. Kitaplarımı imzalamayı bırakıp o insan selinin içerisinde cıvıl cıvıl ilkokul, ortaokul, Lise öğrencilerini seyretmek bana ilham veriyordu. Aslında para kazanmak değil amacım sadece o havayı teneffüs etmek bana yetiyordu. Pek tabii ki bu arada özellikle çocuklar, masama gelerek ŞİİRE GÖNÜL VEREN KİTABIMLA, ŞİİRLERLE ATATÜRK isimli kitaplarımı incelerken de büyük haz duyuyordum. Bazı çocuklar, bakıp boynunu bükerek gitmeleri de beni çok üzüyordu belli ki o çocuğun kitap alacak parası yoktu belki de ailesi harçlık da veremiyordu. Bunları gördüğüm zaman çocukları yanıma çağırıyor, para almadan kitabımı imzalayıp hediye diyordum. Bu da benim en büyük zenginliğimdi. 

    Bunları yaşarken, yavaş yavaş yürüyerek stantları dolaşan, halim/selim ve sırtında taşıdığı çantası olan bir çocuğumuz masama yaklaşarak kitaplarımı inceledi ve çok yavaşça bir şeyler söyledi, yarı duydum, yarı duyamadım ama ne demek istediğini hissettim. Hangi okula gittiğini sordum. Lise öğrencisi olduğunu söyledi. Hal ve hareketleriyle dikkatimi çeken bu çocuk Gemlik İlçesine uzakta bir köyde yaşayan OKTAY ÇAKIR. 

    Bir hafta devam eden Fuarda her gün beni ve diğer kitapçıları ziyaret eden Oktay Çakır çok kitap alıyor ve bunları satır satır okuduğunu söylüyordu. 

    Neticede bana bir Şiir yazdığını söyledi ve yazdığı şiiri bana verdi “Hocam ben yazdım beğenecek misiniz” dedi ve işte Oktay Çakır’ın şiirini aşağıda sunuyorum ve ayrıca sayfamı diğer şairlerimizin şiirleriyle süslemeye çalıştım. 

    Bu vesile ile tüm okurlarımın yeni yılını kutluyor, sağlık, mutluluk diliyor, saygı, sevgi ve muhabbetlerimi  sunuyorum. 

  HASAN AZKIRAN 

           

İŞTE O MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. 

 

Alev almış sanki yanıyordu onun mavi gözleri, 

Yıllar ürkek, rüzgâr etkisiz, söndüremedi gözlerindeki feri. 

Yedi düvel çullandı üstüne ve fakat yetmedi güçleri. 

Unutulamaz işte o Mustafa Kemal Atatürk. 

 

Öğretmeni dedi ki Mustafa Kemaldir onun esas adı. 

Cepheleri mekân tutmuş o yüce bir aslandı. 

Adını duyan dünya devletleri, halen ürker, 

Unutulmaz işte o Mustafa Kemal Atatürk. 

 

Düşmanda amaç belli, yurdu baştan sona bölmekti. 

Ama yanıldılar, hesapları Afyonda başladı, İzmir de bitti. 

Zira o yalnız değil, yanındakiler İnönü, Çakmak, Karabekir di. 

Unutulmaz işte o Mustafa Kemal Atatürk. 

Oktay ÇAKIR/GEMLİK 

………………………….X…………………….. 

 

XOŞ GÖRDÜK 

Qarabağım and yerim 

- güvencim, deyanetim, 

Tebrizim, Xan Arazım 

-şerefim, leyaqetim, 

Qan içinde boğulan.  

-Güneyim, heqiqetim, 

 

Xoş gördük!.. 

Xoş gördük üreklerde 

-donub qalmış gülleler, 

Yamaclarda qan rengli 

-qıpqırmızı laleler, 

Nizelerin ucunda 

-qucaq açmış körpeler- 

Xoş gördük!.. 

Şakir MEHBUSİ/AZERBAYCAN 

 

(Türkiye Kültür-Sanat-Edebiyat ödülçüsü.) 

    NOT. Azerbaycanlı şair katıldığı şiir  

    yarışmamızda benden ödül almıştı. 

…………………………….X………………………….. 

 

YANIMDA OL ARKADAŞ 

 

Sen ne güzel bir kalbe sahipsin arkadaş. 

Söyle, hiç art niyetin olmaz mı senin ? 

Kadınlara saf torik derlerdi de kızardım. 

Bakarken gözlerin de gülüyor be arkadaş. 

 

İnan ki çok kıskanıyorum kıvrak gidişine. 

Hoşuma gidiyor seni seviyorum deyişine. 

Kaş altından bakıp da hafifçe gülüşüne, 

Kurban olurum ben sana be arkadaş. 

 

O kadar güzelsin ki, nazar değmesin. 

Yakana bir mavi boncuk takıversen. 

Gözlerini başkalarından gizleyiversen, 

Ama benden gizleme ne olursun be arkadaş. 

 

Uzaktan bakınca ellerini tutmak istedim  

Yaklaşınca da dilim tutuldu diyemedim. 

İster inan ister inanma, tek şey istedim, 

Olmaz deyip, uzaklaştın benden be arkadaş.  

 

Kara sevda derlerdi de inanmazdım. 

Aklıma geldiğinde sana şiirler yazdım. 

Oysa ben de kara sevda olmuşum, 

Hiç anlamadan yazmışım be arkadaş. 

 

Bir gün gönlüne esersem çık da geliver. 

Ben cesaret edemedim sen ellerimi tutuver. 

Gözlerimin içine ta derinden bakıver, 

Boynuma sarıl da hasret giderelim be arkadaş.  

 

Her gece rüyamdasın sakıncasız, 

Gıdıklarken hırsını alıyorsun amansız. 

Uyanıyorum yoksun yine kalıyorum yalnız. 

Uyandığımda da yanımda ol be arkadaş. 

                Hasan AZKIRAN/GEMLİK 

                  01/01/2023 Pazar 

                      Saat : 14/31 

…………………………..X…………………………. 

 

HAYATA DAİR 

 

Gece geçti 

Saatler yüzünü sabaha döndüğünde 

Gelir uykusuzluk insanla kol kola  

Düşünmekten yorgun düşersin 

Ruhu pişman olur sanki dünyaya geldiğine 

O vakit kalırsın arafta 

Yaradan a isyan ile çile dönme dolabında 

Yaşamanın bedeli neden ağır 

Bazılarına sevgi altın tepside sunulur  

Kıymet bilmezler 

Yine de verilir en bereketli yerinden 

Kıymet bilene katre katre koklatılır sevgi 

Yine kafan karışık 

Geceler sabaha döndüğünde 

Söz yaşların izi kalır yürekte 

Aynalar sağır 

Aynalar ay gibi değil, zifiri karanlık 

Senin olana el uzatamamak nedir bilir misiniz 

Yıllarca ilmek ilmek ördüğünüz her şeyi 

Çakalların nemalanmak için nasıl üleştiğini 

Oysa bir varlık, taş bile olsa haddini bilmeli 

Hakkı olan için bile güç kalmaz insanda da 

Yorulur vazgeçersin, 

İt ile dalaşmaktansa , 

Çalıyı dolanmak makul gelir o anlarda 

Sefillik parasızlık değildir bana göre 

Hadsize haddini bildirecek, 

Takat yokluğu güçsüzlüktür. 

Boşa koysan dolmaz doluya koysan almaz 

Hele birde çileden yana bereketliysen 

Arsızlık yok ise mayanda 

Zordur hayat 

Bilirsin derdi olan derdini anlattığında, 

Kimse dinlemek istemez 

İnsanoğlu bencil, kendi bir tel saçı  

Dökülse seni yurdundan eder de,  

Senin derdin olunca bana ne der.  

Kendine dayan dostum kendine 

Derdi veren dermanını da verir,  

Görmeyi bilirsen 

Şu hayatta her şey yalan 

Kendinden başka her şey yalan 

Hesap gününe inan 

Tüm haklarını yaradan a devret 

Tüm ahların bedeli alınır mizanda 

Yüreğine iyi bak 

Neriman KETEN/ANKARA 

……………………..X…………………..  

YORGUN 

 

Yağmurlu bir havada çıkıyorum yola, 

Etrafımda koca çınarın yaprakları, 

Hafif bir rüzgâr… 

Ayaklarımın altında, 

Çıtırtılar eşliğinde yürüyorum. 

Hafiften bir yağmur yağıyor, 

Tepeden tırnağa ıslanıyorum 

Hava çok soğuk,  

İçimde bir hararet var, 

Makina motoru gibi, 

Sanki su kaynıyormuş gibi, 

Tenha bir yere gidip, 

Kafayı çekmek istiyorum. 

Bir duble rakı, 

Biraz peynir, 

Bir dilim de kavun… 

Yeter diyorum ama, 

Dindirir mi acımı, 

Dinlendirir mi yorgunluğumu ? 

Hayaller kurarken ağır ağır yürüyorum. 

Islanıyorum, 

Canım sıkkın, 

Geleceğim karanlık, 

Bedenim yorgun. 

   Osman KARAHAN/GEMLİK