Munzur’dan elinizi çekin sit alanlarına dokunmayın
Ülkemizde halen daha keşfedilmemiş doğa harikası yerlerimiz var. 4 mevsimin her mevsiminin güzelliğini doyasıya yaşayan ender ülkelerdeniz. Sanayileşmeyle birlikte oluşan enerji ihtiyacını giderebilmek için çevreye olumsuz etkisi az olan veya çok zararlı olan santraller yapılarak enerji açıkları giderilmeye çalışılmış linyit kömür santralleri, doğal gaz santralleri, yapım aşamasında olan nükleer santraller, akan her dere üzerine yapılan hidro elektrik santralleri, rüzgar gülü, güneş paneli gibi bir çok yöntemle enerji açığını kapatmaya çalışılmakta yukarıda bahsedildiği gibi çevre üzerinde az veya çok zararları görülmekle beraber baraj, rüzgar gülü ve güneş paneli dışındaki santrallerin yapılmasında dışa bağımlılığımız da söz konusu. Son 60, 70 yıl içinde elektrik enerjisi ve sulama için yapılan barajlarda tarihe tanıklık yapmış bir çok antik kent sular altnda kaldı. Fırat nehri üzerinde yapılan Atatürk barajıyla sular altında kalan şehirler Lidar höyüğü Şanlıurfa, Samsat kenti, Tille höyük Adıyaman yine Fırat nehri üzerine kurulan Birecik barajıyla Gaziantep’te Zaugma antik kenti Belkıs Horum Urima antik kenti Gaziantep Rumkale, Savaşan köyü Şanlıurfa, Dicle nehri üzerinde bulunanan Dicle barajı ile Diyarbakır Eğil antik kenti Sular altında kaldı, Dicle nehri üzerinde bulunan Ilısu barajı ile batan şehirler Hasankeyf, Botan Vadisi, Türbe höyük, Başur höyük, Cattepe höyük Siirt, Seyhan nehri üzerinde yer alan Seyhan barajı ile batan Agusta antik kenti, Bergama yontalı deresi üzerinde bulunan yontalı barajı altında kalan Allianoi antik kenti yok edilen bu antik kentlerin bazılarının 3000 ila 5000 yıl geçmişi olan antik kentlerdir tarihi yapılar yok edilip, iklim değişikliğiyle beraber manevi değerler, medeniyetlerde yok edilmeyle yüz yüze bırakıldı. Yukarıda örnekleri verilen yok oluş yetmezmiş gibi 1971 yılında ilan edilen Munzur vadisi milli parkı üzerinde uzunca süre baraj yapımı çalışması sürdürülerek Munzur milli parkında var olan yüzlerce endemik bitki ve yaban hayat yok edilmeye çalışıldı. Çevre örgütleri ve yerleşik halkın çabasıyla engellenilmeye çalışılsa da geri dönüşü olmayan çevre tahribatı oluştu. Çevrenin tahribatıyla beraber son günlerde Fırat kalkınma ajansı sosyal gelişmeyi destekleme programı kapsamında Munzur gözeleri için peyzaj çalışması hazırladı. Yıllardır Munzur gözeleri ve Munzur vadisinin tahrip edilmemesi için çaba sarf eden Dersim halkı ve dostları bu projeyle inancına kültürüne bir saldırı olarak kabul ediyor. Çünkü Munzur gözeleri, Alevi Kızılbaş inanışında kutsal mekan olarak bilinir zaten yapılaşmanın yasak olduğu Munzur gözeleri bölgesi bu peyzaj çalışmasıyla yapılaşmaya ranta açılacağı da bir gerçek. Munzur gözeleri çevre köylüleri Ovacık ve Dersim halkı ve kurumları bu projeye karşı çıkmakta Ayasofya camiisi sunni kesimler için önem arz ediyorsa Alevi Kızılbaşlar içinde Munzur gözeleri, Munzur babada ‘0’ kadar önem arz ediyor. Halk arasında rivayetlere konu olan değer atfedilen doğal yaşam yerlerine el uzatılmadığı, çeşitli projeler adı altında inançlara, doğaya, manevi değerlere zarar verilmediği bir gelecek dileğimle. Dostça kalın.