Murat Kocamış


Mart ayında belleğimizde kalan yaşadıklarımız

Mart ayında belleğimizde kalan yaşadıklarımız


Mart ayında belleğimizde kalan yaşadıklarımız

         Her yıl mart ayı geldiğinde  acı,  gözyaşı, kızgınlık,  gururlanma  ve  kutlamanın olduğu ay aklımıza gelir.

      Aslında Mart  ayı içinde var olan kutlama  günleriyle beraber  baharın  gelişi çiçeklerin açıp doğanın canlandığının  heyecanının  yaşanılması  gereken   bir ay.  Mart ayında oluşan olumsuz örnekler  insanı  ister istemez hüzünlendiriyor.  Mart ayında toplumun belleğinde oluşan kötü örneklere bakacak olursak.  12 Mart  1971 yılında dönemin Genelkurmay başkanı Memduh Tağmaç ve 3 kuvvet komutanıyla beraber  imzaladıkları muhtırayı  5. Cumhurbaşkanı  Cevdet Sunay’a vererek seçilmiş meşru hükümeti istifaya zorlamışlardı. Bu kabul edilemez durum demokrasimiz açısından bir kara leke olmakla beraber demokrasi güçlerine yönelik gözaltı, kamu çalışanlarını meslekten atma, sokak kargaşalarının çoğalmasını birlikte getirdi.  Muhtıra sonrası  süreçte 30 Mart 1972 de kızıldere köyüne yapılan bir operasyonla  dönemin öğrenci liderlerinden Mahir Çayan ve 11 arkadaşı bir evde öldürülmüştü.   

       16 Mart 1978 de Beyazıt Meydanında öğrenci gençliğinin yükselen akademik, özerk demokratik taleplerine yönelik   A.B.D   menşeli  ordumuza hibe edilen  tnt ile   bombalama  eylemi yapılarak  7 öğrenci katledildi.  50 ye yakın öğrenci de  yaralandı. Bu bombanın kimler tarafından ne için kime hizmet ettiğini  bence tespit etmek gerekirdi. Çünkü  bu patlayıcı Amerika Birleşik Devletleri menşeli olmasından dolayı ülkemizdeki yerli işbirlikçilerininde açığa çıkmasına vesile olacaktı.  Mahkeme kararı olmamakla beraber  isimleri anılan bir çok isim oldu. En dikkat çekenlerden biri  polis noktası amiri Reşat Altay’dı  bu şahıs  sağ görüşlü örgencilerin şiddet içeren eylemlerini  organize edip kargaşalarda etkin rol alıp hızla yükseldi.  Hırant Dink’in öldürülmesinde de adı sıkça kamuoyunu meşgul etti.  Reşat Altay’ın  kendisi ve polis memuru olan  eşinin Fetö bağlantıları kayıtlara geçti.  1978 yılında sağ görüşlü kesimle ilişki içinde olan bu şahsı   dönemin Sağcı ve muhafazakarları  nasıl değerlendiriyor acaba? 

  16 Mart 1988 de  El Enfal harekatıyla Halepçe’de  diktatör Saddam tarafından kimyasal  saldırıyla  5000 sivil insan hayatını kaybetti . İşlenen bu insanlık suçunu  unutmamak gerekiyor. 

    12 Mart 1995 de yukarıda belirttiğim olayların bir benzeri de İstanbul Gazi mahallesinde  Alevi yurttaşların yaşadığı mahallede  bir taksi şoförünü öldürerek taksiyle   kahvehanelerin  otomatik silahla tarayıp Halil Kaya adlı yaşlı bir insan öldürüldü sonrasında   pastaneyi  tarayarak insanlar öldürüldü.  Bu olaylarda 22 yurttaş ölürken 100’lerce insan yaralandı yeteri kadar güvenlik önlemi alınmaması ve sürekli mahallede polis kontrolü olmasına rağmen silahlı grubun nasıl kontrol noktalarından geçtiğine  yönelik  oluşan tepki çığ gibi büyüyerek tüm Türkiye’ye yayılarak kitlesel bir tepkiye neden oldu. Bu olaylarda etkin olan provokatörlerden yakalanıp yargı önüne çıkan yine olmadı, tüm provakatif olaylarda olduğu gibi  16 mart 1978 katliamında ismi bilinen polis noktası Amiri Reşat  Altay yine sahnede yerini alıyor ayrıca olayların içinde halkın üstüne direk ateş açan  polis memuru Adem Albayrak  ve avukatı bu olaylarda bize emir verenler de yargılanmalı diyerek derin işleyişe mesaj vermekten de geri kalmadı. Gazi olayları ile ilgili yargılama belli bir süre sonra adalet arayan ailelerin yargılanmasına dönerek ailelerin Avrupa insan hakları mahkemesinde hak aramasıyla devam etti.   25 yıl geçmesine rağmen halen daha Gazi Mahallesinde gelişen provokasyonun ilk ateşini fişekliyenler açığa çıkartılmadı.

    Anadolu halklarının birlikte tek vücut  olup yarattıkları ruhla elde ettikleri  Çanakkale zaferini her yıl 18 Martta gururla anlatmakla beraber Anadolu topraklarında halkların kardeşliğini pekiştirecek adımların atıp  Balıkesirli yoksul  Kahraman  Seyit Onbaşıyı  (Koca Seyit) anlamak ve hak ettiği anlamda anmak gerekiyor.

   Mart ayında yaşanmış onca acıyla, hüzünle beraber  21 mart ı Alevi Bektaşi kesimler  Hz Alinin doğum  günü olduğuna inanır kutlar  ve  Nevruz  Cemi yaparlar.  

     21 Mart Newroz Bayramı  hep tartışma konusu olarak bu güne geldi. Türk boylarına göre orta Asya ve Anadolu da kutlanan baharın müjdecisi Nevruz Bayramı,   Kürtlere  göre de  Ortadoğu da demirci Kavanın zalim Dehakı öldürüp  Ortadoğu halklarının özgürlüğüne kavuşmasını ve  elde edilen zaferin ateşinin yakıldığı  gün olan 21 Mart  Newroz bayramı  olarak kutlanmakta. Kazaklar Noruz,  Kırgızlar Nowruz , Kırımlar Nooruz, Tatarlar Navrez der  Azeriler Nevruz Bayramınız mubarek derler, Türkler Nevruz Bayramı kutlu olsun der,  Kürtler Newroz Proz Be der   farklı dillerde ve niyette kutlanan Nevruz  Bayramı yukarıda yaşadığımız acıların tekrarlanmamasına barış ve kardeşliğe  vesile olmasını temenni edip Gezi eylemleri sırasında başına gelen gaz fişeğiyle yaşamını yitiren Berkin Elvanı anıp,  farklı renklerin  zenginliğimiz olduğuna  birlikte yaşamın güzelliğini tatmak dileğimle.

Dostça kalın.