Murat Bayram


Korona Süreci

Korona Süreci


Korona Süreci

Hızla yayılıyor, bazı ülkeler önünü alamıyor. İki binli yılların şahidi olan nesiller olarak küresel bir pandeminin (Türkçesi ‘salgın’ ama pandemi deyince çok havalı oluyor) sürecini ve etkilerini, gelişen görsel ve yazılı medya yöntemlerinin de sayesinde an be an takip ediyoruz.

Belki farkında değilsiniz ama şu gün bir yerlere yazıp veya videoya çekip gelecek nesillere aktaracağınız bilgiler, yarın altın değerinde olabilir. Bu sayede yarın saygıdeğer ve sorumlu bir yurttaş sınıfına geçiş yapabilirsiniz.

Korona salgını ile beraber, insanoğlu küresel olarak bir dönüşüme uğrayacak; bu kesin.

Şimdi sorsanız “nedir bunlar açıklar mısın?” diye, gelecekten değil güncel ve yakın geçmişte olan bazı konulardan bahsedeceğimi söylerim size.

***Bazı Guruplar Açısından***

Gönüllü olarak bizleri evlerimize hapsolmaya ikna eden korona salgını, dünyaya bakışımızı bir anda değiştiriverdi.

Öyle ki; bilgi, mantık ve ahlak yöntemleri ile bile ikna edilebilmesi imkânsız olan bir gurup insanın bilime bakışı yüz seksen derece değişti.

Bu bahsettiğim sınıfın çoğunluğu bilime “şirkçilerin aracı” olarak bakmıyorlar artık.

Bazılarımızca malumdur ki pozitif bilimlere sırf adı “pozitivizme” benziyor diye düşman olan bir takım softa tayfası yaşıyor yeryüzünde. Ve bu tayfanın her şeyi yaratıcıdan bilmek gibi ancak “tatile çıkmış” bir beyne sahip zevatların üretebileceği dogmaları var.

Bugün bunların çoğu doktorlar için dua ediyor; Allah güç kuvvet versin, ilimleri kuvvetlensin diye,

Birer ibret vesikası olarak “bilimsel eğitimle” yetiştirilmiş doktorlardan çare bekliyorlar.

Ne diyebiliriz ki? Allah’ın sopası yok; vursun bunların ensesine…

Lakin şunu da unutmamak gerek, insanoğlu unutmak marifetine sahip. Bunların pek azı karanlıklarından aydınlığa çıkabilecek, çünkü bilim ve aydınlığın söyleyeceği yalanları yoktur.

Bunlar tıpkı “afyon” müptelaları gibi bağımlıdır ruhlarını okşayan uyduruk bir teoloji felsefesinin metafizik masallarına.

Genele yakını demeyecektir şöyle:

Bizim şeyh efendi neden bu koronayı elinin tersi ile itmedi öteye?

Bizim hoca efendi nerelerde koronodan mı saklanıyor? Neden salgına okuyup üflemiyor?

Bizim hoca bu koronayı yola getirip neden “badelemiyor” acaba?” diye.

Demem o ki korona denen illet milletin imanını (din dışı bir takım safsatalar) da test etti.

***Sağlıkçılar Açısından***

Sağlık personelimizin insana ve mesleğine sevgisini, bağlılığını test etti korona salgını.

Kolay değil öyle günler boyu gece gündüz hasta tedavi edip, “biz bu işi başarır bu salgını yeneriz,” diyebilmek.

Bu çalışmada ölüme karşı direnen hasta, sizden çare uman yakınları, ilaç veya tedavi yöntemi geliştirmenizi bekleyen hükümet; evde yolunuzu gözleyen ve her gün ölüp ölüp dirilen aileniz…

Bazılarının maçası yemedi tabi,

“Basarım istifayı çeker giderim. Doktor değil miyim nerede olsa iş bulurum,” diyenler oldu;

Hükümet bunlara taviz vermedi; ikinci bir emre kadar izin, emeklilik, istifayı kaldırdı. Mesele geçici olarak çözüldü.

Bilim insanlarımız tedavi yöntemi ve ilaç geliştirme çalışmalarına hız verdiler, müspet şeyler de elde edildi. Yakın zamanda kendi tedavi yöntemimizi, kendi ilaçlarımızla uygulayağız.

***Hükümet Açısından***

Salgın Çin’de başladığında erken refleks gösterildi. Farkındalık çabuk oluşturuldu da diyebilirim.

İtalya’da her gün yüzlerce insan korona sebebiyle hayatını kaybederken, salgın bizi ancak yeni yeni yoklamaya başlamıştı.

Sağlık Bakanımızın çalışmaları ve samimiyetini, alınan tedbir ve yasakları (Ulaştırma Bakanının görevden alınmasını) da olumlu buluyorum

Halkın bir kesiminin bu tedbirlere olan “lakayt” tavrını bir kenara koyarsak, “biz bu salgını ‘az hasarla’ atlatabiliriz” de diyebilirim.

Eğer bu tedbirlere uyulmayacaksa toplumun menfaati için “sokağa çıkma yasaklansın”.

İşin diğer yüzüne bakacak olursak lafı dolandırmaya gerek yok. Kötü yönetilen ve krizde olan bir ekonominin üzerine bu salgın hiç de iyi olmadı.

Fabrikaların çalışmasını durdursan zararı ne ile karşılayacaksın, işçiye ne vereceksin?

Esnafa iki hafta kepenk açtırmasan, neyle destek olacaksın?

Fakir fukara, garip gurabaya para ve yiyecek yardımı yapacağım desen; para ve kaynak yok.

İthal ürünler yüzünden tarım öldü ölecek, çitçiye nasıl omuz vereceksin?

Daha dün meydanlarda, ekranlarda söylüyordu Sn. Erdoğan “Suriyeli kardeşlerimize şu kadar milyar dolar harcadık, bir o kadar daha harcarız; helal olsun!” diye.

Helal olmaya olsun da;

Şu gün Türk Milletinin çocukları hayatı pahasına fabrikaya kart basarken,

Esnaf hayatı pahasına kepenk açıp, evine ekmek götürmek ve vergisini ödeyebilmek için çırpınırken,

Hükümetin bu milletin evlatlarına beş kuruşluk hayrı dokunmuyorsa…

Halk size “neden hala o koltukları işgal ediyorsunuz? Ne oldu bizim milli servetimiz? Kara günler hiç aklınıza gelmedi mi? Hani bugün kim omuz verecek bana? Ne hakla bizim servetimizi bir takım mülteci unsurlara yedirirsiniz?” diye sorduğu gün ne cevap vereceğini de birilerinin düşünmesi gerek.

Ne yalan söyleyeyim haftalardır dilimin ucunda, “Suriyeli kardeşlerime helal olsun deyip harcadığınız kendi paramız, Türk Milletine haram mıdır Sn. Cumhurbaşkanım, Sn. Erdoğan?” diyesim var.

Umudum bilim insanlarımız ve sağlıkçılarımızda, Allah onlara gayret versin, ilimlerini artırsın.

Nelerle sınandık, neler yaşadık gördük, inşallah kendi paramızla rezil olmayız; bu halimize de elhamdülillah!..