Reyhan Çorum

Tarih: 08.04.2022 01:59

GEMLİK’İN ESKİ TERZİLERİNDEN HALİL DURAN VE BABASI GAZİ MUSTAFA DURAN

Facebook Twitter Linked-in

GEMLİK’İN ESKİ TERZİLERİNDEN HALİL DURAN VE BABASI GAZİ MUSTAFA DURAN

Halil Duran ve eşi Neriman Hanım aile dostlarımız. Halil Duran’ın kızı Tülin Arslan Hanım ile buluştuk ve ailesini andık.

Tülin Hanım bize önce ailenizi anlatır mısınız?

Babam Halil Duran, Umurbeyli Ethem Beyler sülalesinden Mustafa Duran’ın oğlu. Dedemiz Mustafa duran rençberlik, bakkallık yapmış. Köyde hacı dede olarak biliniyor. Çeşitli savaşlara katılmış ve amcam Naci Pehlivan’a Umurbey kitabı için dedemizi anlatmış.

Babamlar dört kardeş. Halil- Edibe- Ahmet ve Ayşe

Fotoğraf: Terzi Halil Duran ve ustası Celal Çorum

Babam 1913 Umurbey doğumlu. Gemlik’te Celal Çorum’un yanında terzilik öğrenmiş ve Gemlik’e yerleşmiş. 1940-1942 yılları arası annem Neriman Hanım ile evleniyor. Abim Tayfun 1943’de doğmuş. Tülay 1944 doğumlu, 1944 yılında ben doğmuşum.

 Annem Neriman İnhisar(Tekel) Müdürlüğü yapan Yaşar– Refia Özenci’nin kızı. Babam Halil Duran ile annem okulu burada okumuşlar. O dönemlerde ve evlendiklerinde dedem Gemlik İnhisar Müdürüymüş.

Gemlik’te Salkım Söğüt Sokakta babam ve anneme alınan evde oturuyorlar. Şahap Beyin evinin karşısı, Şahap Bey o evi bizden sonra aldı.

Babam daha sonra yıkılan çarşı dükkânlarının orada ustası Celal Beye yakın dükkân açıyor. Bizimkisi köşe dükkândı. Terziliğin yanında daha sonra konfeksiyonu da dâhil ettiler. Orası yıkılınca daha sonra başka dükkân verdiler.

Bayramların öncesi çok yoğun geçerdi. Evdeki dikiş makinesini de dükkâna götürürdü. Aynı zamanda kadın mantoları da diktiği olmuştur.

Abim Eskişehir Ticari İlimler Fakültesinde okudu. Öğrenciliği sırasında yaz tatillerinde babamla birlikte çalışırdı.

Nasıl bir babaydı?

Babam sakin, uyumlu, evine ve işine düşkündü. Kahve kültürü hiç yoktu. Gazete okur, radyo dinler, işindeki detay ve sorunları eve taşımazdı.

Gemlik’te sosyal hayat vardı. Bir akşam gidilmezse mutlaka Abdurrahim amcanın gazinosuna gidilirdi.

Zeytin Kooperatifi Başkanlığı yaptı.

Babam üç çocuğunun da başarılı bir eğitim almasını sağladı. Babaannem okumalarını istememesine rağmen çocuklarını okuttu.

Biz şu anda Umurbey’de yaşıyoruz. Evimiz mezarlıkla karşılıklı ve böyle bir ailemiz olduğu için gururluyuz, onlara dua ediyoruz.

MUSTAFA DURAN(Kaynak: Gemlik Haber/Naci Pehlivan- Ahmet Duran-1926)

Çanakkale’de bir Umurbeyli

Umurbey’de hicri 1308 ( M.1891 ) senesinde doğdu. Babası Mehmet Hakkı Bey, annesi Selime Hanımdır. Dedesi Hacı Ethem Bey, onun babası da Hacı Halil Beydir. Oğlu Ahmet Duran babasından dinlediklerini şöyle anlatıyor ”Babam askerlik çağına gelinceye kadar tarım işleri ile uğraşmış, babasının maddi durumu iyi olduğu için askerlik bedeli yatırıldığından önce askere alınmamış. Balkan savaşı çıktığında askere ihtiyaç duyulunca hemen babamı askere almışlar. Savaş yapılırken dedem tekrar bedelini yatırmış, fakat komutanı bırakmamış. Orada yararlıklar gösterdiğinden kendisine madalya vermişler. Savaş bitince köye dönmüş.

Kısa süre köyde kalmış. Çanakkale savaşı başlayınca tekrar askere alınarak Çanakkale’ye gitmiş. Soğanlı dere, Zığın dere, Sariflim çiftliği ve Domuz Dere cephelerinde çarpışmış, buralarda gösterdiği yararlılıklarından dolayı Alman Şeref madalyası almış. Burada savaş bitince seferberlik ilan edildiğinden trene bindirilip Suriye cephesine göndermişler. “Bir gün sabahleyin bir şehre geldik, burası neresi diye sordum, Mardin dediler.” Oradan Şam’a geçmişler.

Şam civarındaki çarpışmaları da şöyle anlatırdı.” Biz cephenin en önündeydik. Çarpışmalar başladı ben tepede makineli tüfek kullanıyordum. Diğer cephelerde de onu kullanmıştım. Önce süvariler hücum etti. Onları püskürttük. Sonra piyadeler akın akın gelmeye başladılar, onlarında ilerlemelerini durdurmaya çalışırken bir top mermisi düştü biz makineli ile beraber savrulduk. Yanımdaki mermi veren arkadaşım şehit oldu. Makineliyi düzelttim Tekrar ateş etmeye başlarken yaralandığımı hissettim. Mermi sol tarafımdan girmiş göğsümün üzerinden geçerek sol kolumu parçalamıştı. Zaten bir an göğsümün içeri çekildiğini hissettim. Sol iç cebimde hamaylı vardı kurşun onu delip geçmişti. Yaralandığımı anlayınca makineliyi can havliyle tepe arkasında bulunan katıra yükleyerek karargâha döndüm. Durumu öğrenen komutan savaşı kaybettiğimizi anlamıştı. Beni ve ayağından yaralı arkadaşımı hastaneye gönderdi. Yolda yerli birisine rastladık, hayvan üzerindeydi. Arkadaşım için istedim vermedi. Biraz sonra İngiliz askerleri bizi yakalayarak esir ettiler. Her halde o köylü bizi ihbar etmişti. ”Daha sonra babam Mustafa’yı kampa götürmüşler. Kampta “Madalyası olan asker var mı?” diye sormuşlar. Madalyası olan askerlerin öldürüldüğünü bilen babam, yanında bulunan iki Alman bir de Osmanlı madalyasını orada toprağa gömmüş. İki yıl kadar esir kaldıktan sonra bırakmışlar. Babam anılarını ne zaman anlatsa hep ağlardı. Bizlere ”Keşke hiçbir şeyim olmasaydı da madalyalarım yanımda olsaydı.” Ve yine derdi ki; “ Oğlum bu Vatan kolay kazanılmadı. Bu toprakların her yeri kandır. Mustafa Duran esaret dâhil sekiz yıl askerlik yapmış.”

1981 yılında 90 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin.

Tülin Hanıma çok teşekkür ediyorum. Umurbeyli değerli bir terzimizi ve gazi dedesini andık.

Reyhan Çorum. zindan@hotmail.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —