Reyhan Çorum

Tarih: 18.03.2022 00:31

GAZİLERİMİZ, ŞEHİTLERİMİZ.

Facebook Twitter Linked-in

GAZİLERİMİZ, ŞEHİTLERİMİZ.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Mehmed Akif Ersoy.( İstiklal Marşı’ndan)

12 Mart 1921’de İstiklal Marşı kabul edildi. Bastığımız toprağın altında binlerce şehit kanı var. Dedelerimiz birçok cephede savaşmış, 12 yıl askerlik yapan, esir düşen, ot, böcek yiyerek, aç kalarak, gündüzleri saklanıp, geceleri yürüyerek evlerine, vatanlarına dönebilen var.

Yazdığımız hayat hikâyelerinin büyük bir kısmında bu acı anıları dinledik, okuduğumuz kitaplarda bu yaşanan acıları, vahşeti ta iliklerimizde hissettik. Allah bu millete tekrar İstiklal Marşı yazdırmasın, o günleri yaşatmasın.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

18 Mart 1915 tarihinde Osmanlı Devleti Çanakkale'de İtilaf Devletlerini bozguna uğratmıştı. Çanakkale savaşı veya Çanakkale muharebeleri 1. Dünya savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 107. Yılı kutlu olsun.

Bastığımız toprak dedik, geçtiğimiz, oturduğumuz sokaklarda şehit ve gazilerimizin isimleri var. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet sonrası şehitlerimizin sokak isimleri tabelaları, mezarlarının bayrakları yenilendi. Umarım eskilere de aynı değer verilir. Ben ısrarla yazılarımda belirtiyorum, Gemlik’in kurtuluşunda şehit olan Şehit Cemal’in mezarına da aynı değerin gösterilmesini isterim. Orada bir şehit olduğunu ancak bilen anlar. Önüne park eden arabaları aştığınızda, mermerleri kararmış, yan tarafı çökmüş, bahçenin içinde rüzgârın savurduğu poşetler çöplerle dolu bir mezar görürsünüz. Ne bir dikkati çekecek bayrak, ne de açmış bir çiçek, 11 Eylül’de üstüne konulmuş birkaç karanfilden başka bir çiçek görmedi şehitlerimiz. Kısaca suçu anıtlar kuruluna atan yönetimler geldi geçti, geçmekte ama ne yazık ki verdiğimiz değer bir kurtuluş gününde birkaç saatten öteye gidememekte.

Bugün çok eski tarihlerde adı Meclis kararı ile oturduğu sokağa verilen bir gazimizi analım ve sokağın önünden gelip geçerken ona bir Fatiha olsun okuyalım.

YAHYA AKER

YAHYA ÇAVUŞ SOKAĞI

 Balıkpazarı'nda 1 ve 2. Caddeyi birbirine bağlayan bir arasokakta Yahya Çavuş tabelası var.

Kimdir Yahya Çavuş?

Torunu değerli öğretmen Tuncay Karakaçan anlatıyor.

Annemin babası Yahya Aker, Kurtuluş Savaşında çavuş olduğu için lakabı ‘Çavuş’ olarak kalmış. Beyaz tenli olduğu için komutanı ‘Aker’ dermiş, o sebeple soyadı kanununda Aker soyadını almış.

1914'de gidiyor savaşa 1922'de dönüyor. Dedem gerçekten her zaman gurur kaynağım oldu. Atatürk ışığını ondan aldım. İstiklal Savaşı Gazisi dedem Yahya Aker (Yahya Çavuş) 19 Mayıs 1984 yılında vefat etmişti. Kendisi 1. Dünya Savaşında Çanakkale, Galiçya ve Kurtuluş Savaşının tüm cephelerinde yer almış savaş gazisiydi, "Şeref Aylığı" alırdı. Dedem B. Kumla'dan savaş dönüşü Gemlik'e yerlesmiş. Oturduğu sokağa adı verilmiş. (1984’de vefat etti) vefatı da bir 19 Mayıs gününe denk geldi.

      O gün çıkan gazete haberlerinde dedem hakkında şöyle yazıyordu,” 87 yaşında ölen Aker 1. Dünya Savaşı'ndan Yunanlıların İzmir'de denize dökülüşüne kadar olan savaşlara katıldı. İstiklal Savaşı gazilerinden Yahya Aker Gemlik'te öldü. 1916 yılından 1924 yılına kadar çeşitli cephelerde düşmana karşı savaşmış olan Yahya Aker, önceki sabah Gemlik'teki evinde yaşamını yitirdi. 1. Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de savaşan Aker, Romanya'da da Ruslara karşı çarpıştı oradan Kafkas cephesine geçti, Kazım Karabekir kuvvetlerine katılan Yahya daha sonra bu güçlerle İstiklal Savaşı'nın İnönü Sakarya Afyon cephelerinde Yunan ordusunun İzmir'den denize dökülmesine kadar mücadele etti. İstiklal Madalyası sahibi olan Yahya Aker ömrünün kalan bölümünü Gemlik'te geçirdi. 87 yaşında ölen İstiklal Savaşı kahramanlarından Aker askeri törenle toprağa verildi”

Gemlik Kayhan Mahallesi, Yahya Çavuş sokağa ismini veren büyüğüm; Gemlikli (Büyükkumlalı) Yahya Çavuş (Aker), istiklal savaşı (Doğu cephesi, Sakarya savaşı, Büyük Taarruz) ve 1. Dünya savaşı (Çanakkale, Galiçya)gazisi. (Bizlere vatan ve Atatürk sevgisi aşılayan rahmetli dedemi gururla, rahmetle, saygı ile anıyorum.

Pervin Koyuncu Aker: 1.Şubat.2018(Anılarda Yaşarken Gemlik)

Ben Yahya Aker'in torununun eşiyim. Size fotoğrafını gönderdiğim bu madalyayı gururla saklıyoruz. Oğlu İbrahim’e, babamız ölünce de, onun oğlu eşim Cafer'e kalmıştır. Babamızın, dedemizin mekânı cennet olsun.

Annemiz Neriman Aker’in anıları

Kayınpederimi 17 yaşında Çanakkale'de savaş çıkınca askere çağırmışlar. Orada savaşmış. Savaş bitince birlikte bulunan askerleri Kafkaslara göndermişler. Orada Rus'lara esir düşmüş. Rusya'ya götürmüşler. Esarette kaldıktan sonra birkaç arkadaşı ile birlikte kaçmışlar. Romanya üzerinden gelmişler. Tuna nehrini zor geçmişler. Yollarda ot yiyerek yaşamışlar. Dönünce kurtuluş savaşına katılmış. Ailesinin bundan haberi yok. Ölüp kaldığını bilmiyorlar. Savaş bitip askerler dönmeye başlayınca beklemişler döner mi? Diye.

Bir kafilenin gemi ile Mudanya'ya geleceğini duymuşlar. Büyük halam, babamın ablası Ümit Mudanya'ya gitmiş, belki gelir diye. Gelen askerlere bakmış, tanıdığı çıkmamış. Orada bir asker,

“Ne arıyorsun?” Diye sormuş.

“Büyükkumla köyünden Yahya'yı arıyorum” deyince, ablasını tanımış.

“Abla benim” deyince orada birbirlerine sarılıp kucaklaşmışlar.

Bir şeyi daha anlatayım.

Babam hastalanmıştı. Askeri hastahaneye gitti. Kapının önünde sırada babam gibi gaziler varmış. Orada iki doktor konuşuyormuş. Birisi "Bunlar bıktırdı artık"demiş.

Babamın 7 çocuğu vardı. Savaşlara katıldığından dolayı kendisine İstiklal madalyası ve beratı verdiler. 1984 yılının 19 Mayıs günü vefat ettiğinde Hara'dan bir gurup asker geldi. Bu askerlerin eşliğinde babam mezarlığa götürüldü. Hatıra olarak Balıkpazarı Mahallesinde bir sokağa babamın ismi "Yahya Çavuş"adını verdiler.

Benim anne dedemde Çanakkale şehidi'dir. Karaçalı köyünden Hacı Sait'lerden Abdürrahim. Dedem bir olaydan dolayı katil olmuş. Hapse atmışlar. Hapiste iken savaş çıkmış. Savaşa giderseniz sizi bırakırız denince bu teklifi kabul etmişler. Hapisten doğru Çanakkale'ye götürmüşler. Oradan dönmemiş. Şehit haberi gelmiş. Kızı şehitlik maaşı alırdı.

Fotoğraf: Tuncay Karakaçan(Yahya Çavuş’un mezarı)

Çanakkale Savaşına Katılan Devletler:

 1) Osmanlı Ordusu 2) Alman Ordusu 3) İngiliz Ordusu 4) Fransız Ordusu 5) Avustralya ve Yeni Zelanda orduları 6) Hint Ordusu 7) Kanada Güçleri

Çanakkale Savaşlarının Anafartalar kahramanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Atatürk’ün 1934 yılında Anzak askerlerinin annelerine ithafen yazdığı mektup şöyle:
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Atatürk, 1934

“Onlar mukaddes vatan toprakları için canlarını seve seve vermişler, Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirmişlerdir. Burada geçen her saniye, kullanılan her an, ölen her nefer, Türk vatan ve milletinin mukadderatını çizmiştir. Kara savaşlarına katılan ilk birlik olan 57. Alay, vatan sevgisinin ne olduğunu insanlığa göstermiştir. Bu kahraman Alayı hayranlık, minnet ve rahmetle anıyorum.”
(Atatürk’ün 57. Alay ile ilgili söyledikleri)

ATATÜRK’E İTHAFEN BİR ANNENİN SÖZLERİ

“Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, âlicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi… Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi, saygıyla…” Avustralyalı bir anne

REYHAN ÇORUM


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —