MÜZİK GÖKLE TOPRAK ARASINDA BİR AHENKTİR.

MÜZİK GÖKLE TOPRAK ARASINDA BİR AHENKTİR.

MÜZİK GÖKLE TOPRAK ARASINDA BİR AHENKTİR.

MÜZİK GÖKLE TOPRAK ARASINDA BİR AHENKTİR.

Konfüçyüs

Coştu çalgıcı başı,

esiyor orkestram

dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla, dalga gibi

                                                              dağ-lar-la.

Nazım Hikmet.

Orkestra, dört ana enstrüman grubundan (Bkz.Orkestra Çalgıları) çeşitli elemanların birlikte müzik yaptığı, büyüklüğü esere göre değişebilen çalgılar topluluğudur.

1960-70'li yıllarda; Gemlik'de rüzgar gibi esen Orkestraların yaptığı müziğin evrensel dilinin büyüsüne kapılıp, zamanın şarkılarını söylerdik.

Müzik dalga dalga yayılırdı aynen Nazım'ın dediği gibi;Askerlik Şubesinden,Okul Bahçelerinden,Düğün Salonlarından Gemlik'e..

Ortaokul,lise yıllarımda,düğünlerin orkestralarla yapıldığı bir dönem yaşadık.

Askerlik Şubesi duvarına bitişikti evimiz.Biz Kulaktaşı çocukları ve gençleri okuldan kalan zamanları şube'de top oynayarak,ip atlayarak,gazinoda ders çalışarak geçirirdik.Eğer biz oradaysak annelerimiz güvenle işlerini yaparlardı.

Albay Amcalar,farklı illerden gelen Asker Abiler, hepsi de bizlerle sohbet eder ve tanırdı.

Askerlik Şubesi'nin geniş kapısı herkese açıktı.Kapıdan rahatça girer, elinizde sepetlerle,kilimleri yere sererek piknik yapardınız.Yada tam yukarıya çıkmadan sola döner gazinoya çay içmeye giderdiniz.Askerler hizmet ederdi.

Ortada bir havuz,havuzun etrafında masalar,havuzun önünde bir pist.Oradan şube kapısına çıkan geniş merdivenler vardı.O merdivenler aynı zamanda Orkestra elemanlarının sahne aldığı yerdi.Üst yan tarafa da yine masalar dizilir,her yer tıklım tıklım dolardı.

Her akşam düğünler,sünnetler,defileler olurdu.Akşam üzeri 

Lise Caddesi'nden,Çukurbahçe'den,Mezarlık Yolun'dan Şube'ye adeta moda defilesi yapar gibi insanlar akın akın gelirdi.

Erkekler,çocuklar, gayet şık ve zarif hanımlar; sırtlarında etolleri,sivri topuklu ayakkabıları ile Arnavut kaldırımlı yolda zorla da olsa yürüyerek, tıngır mıngır düğüne giderlerdi.

Şimdiki gibi özel araba çok yoktu,mahalle aralarında servis yapan otobüs desen hiç yoktu.

Bizler de Kulaktaşı çınarının dibine oturur, onları izlerdik.

Öğleden sonra ,yada akşam üzeri duruma göre Orkestra sahnede yerini alır prova yapardı.Bizde akşam hiç gitmeyecekmişiz gibi gazinoda yerimizi alırdık.

Zaten bizden biraz büyük bile olsalar Orkestrada çalanlar arkadaşımızdı.Bir çoğu okulun büyük sınıflarının  öğrencileriydi(Ortaokul ve Lise bir aradaydı)hepsini tanırdık.

Davetli olmaya gerek yoktu.Biz mahallenin gençleri üst sette yerimizi alır,pasta ve gazozlarımızı yer,içerdik.Albay amcadan torpilliydik,bizlere hiç kızmaz,çok severdi.

Bizim evin bir özelliği vardı.Balkon teras şeklinde büyüktü.Oradan çatıya bir zeytin merdiveni dayalıydı.

Gülmeyin ama ;mahallenin kadınları ağaca tırmanır gibi çatıya çıkar,kiremitlere oturarak dizilir,adeta akşam çatıda gün yaparlardı.Kim ne yapmış,ne giymiş,düğüne kimler gelmiş,merak konusuydu.

Ne yapsınlar?Onların da eğlenceleri haftada bir sinema ve işte böyle düğünlerdi.

O dönem Nilüfer,İlhan İrem gibi şarkıcılar yeni meşhur oluyordu.

Kamuran Akkor'un meşhur zamanları,daha henüz Sanat Müziği okumaya başlamamış,"Dağlar Kızı Reyhan" şarkısı yeni hit olmuştu.Gecede bir kaç kez çalarlardı.Okulda iki Reyhan'dan biri bendim,arkamdan "Dağlar Kızı Reyhan" diye seslenirlerdi.Kızardım!!

Nilüfer'in "Dünya Dönüyor"şarkısı bir gün gerçekten dünyamı döndürmüştü.Çok severek dinlerdim.

Şarkının ilk çıktığı günlerde,orkestrada söyleyen arkadaş, sözlerini yazmış bana kağıdı uzattı.Dönüp almak istememle kendimi Gemlik Lisesi medivenlerinin sonunda yerde buldum.Liseye gidenler bilir o merdivenleri.Bir şey oldu mu? Derseniz ,

Hala bunları hatırlıyorsam, demek ki bir şey olmamış..!

Ama itiraf edeyim"Dünya epeyce dönmüştü "..

Avni Anıl'ın şarkısındaki gibi,"Ahh bu şarkıların gözü kör olsun."

Ne günlerdi.?..

Duvarlarımızda posterler,dilimizde şarkılar,Terme'de konserler,Milton'da ,Tibel'de düğünler.

Bende 1976 yılında sevgili sınıf arkadaşım Semih Karbay'ın çaldığı Orkestra ile Terme Otel'de evlenmiştim..Orkestranın ismi neydi şimdi unuttum..

Gemlik, bir daha o günleri yaşayamadı..

Eski dost; Gemlik'in ilk orkestra kurucularından Halit Korkusuz'u bulmuşken;

"Bari sen anlat "dedim..

Sahildeki bir gazinoda ;kuşları ve denizi seyrederek, hem babasından,hemde eski anılardan  söz ettik.

Belli ki ;o da o günleri özlüyordu..!

"İlk orkestramızı1964-65 yıllarında Tarık Atasoy,Murat Atasoy,Haluk Kaner,İsmail Kaya ile kurduk.

Postanenin karşısındaki Gemlik Oteli'nin terasında Atasoyların yeri vardı.Çalışmalarımızı orada yapardık.

O zamanlar elektro gitar yoktu.İspanyol gitarlar vardı.

İlk şarkımız Hürriyet Gazetesinin yarışmasında "Mavi Işıklar "grubunun söylediği"Çayır çimen geze geze "idi...

Türk Batı Müziği'nin mihenk taşlarından, 60'lar ve 70'lerin tek tip kıyafetli efsane grubu olan Mavi Işıklar, 7 Eylül 1964 tarihinde bizimle aynı tarihlerde kurulmuştu..

Çayır çimen geze geze ooof

Oldum ben bir geveze

Kızına meyil verdim darılma hanım teyze

Of nenem ooof...

O şarkıyı ilk orada çaldık.Sonra çalışmalarımız ufak tefek devam ederken,Muarrem Atasoy amca Murat ve Tarık'a elektro gitar aldı.

İlk düğünümüz 27 Mayıs(Gazi)Okulunda Ali Obuz abimizin düğünüydü.

27 Mayıs Okulunun bahçesinde düğünler olurdu,orada çok çaldık.

Orkestranızın adı neydi?

İlk ismimiz "Katır Tırnakları"idi.Sonra değiştirerek "Dalgalar Orkestrası"yaptık.

Ben Dalgalar Orkestrasından ayrıldıktan sonra Erim Düzgün benim yerime sahne alarak şarkılar söylemeye başladı.Erim Tarıklar ile arkadaştı.Babası bizim arkadaşımızdı benden yaşça büyüktü.Oğlu Erim şimdi İzmir'de sahne alıyor.

Ersen abi de Dalgalar ile çalıştı,iki gitar arasında org çalardı.

Ben onlardan ayrıldıktan sonra Macit Yeşildal,Ahmet Çakmak ile "Yeşildal"üçlüsünü kurduk.Bas gitar'da ben,bateri'de Ahmet ,solo gitar'da Bursa'dan Macit vardı.

Bir iki sene öyle devam ettik.

Daha sonraki orkestramız Bozkurtlar'dı.Rahmetli Arif Çakmak,İsmail Obuz,Bursa'dan yine Metin diye bir arkadaş ile birlikte çalıştık.

Değişik tarihlerde bir kaç orkestra ile devam ettim.En son 2000 yıllarında eski arkadaşlarımdan Ferda Özbakır org çalıyordu.Okul servisi yapan Ferudun baterist,Mühendis Tarık Kaplan ,ben ve oğlum Eyüp "Grup Nostalji'yi kurduk.

Amacımız hiç bir ücret almadan düğün ve eğlencelerde nostalji şarkılarını yapmaktı.Hatta Manastır Restoran ve düğün salonunda Ferudun'un bir komşusu ailenin evliliğinde çalarak yardımcı olduk.

Grup Bozkurtlar'da çalarken bizlere verilen bahşişleri gelin damada katkı olsun diye veriyorduk.

En az bir sezon iki düğün ve sünnetten para almıyorduk.Amacımız sadece para kazanmak değildi.

Bir ara Ferudun ve Macit Yeşildal ile kurduğumuz grupla Karacaali'de kampta Kumla'da,Gemlik de yoğun şekilde düğünlerde çaldık.3-4 sene böyle aralıksız çalıştık.

Oğlum Eyüp üç yaşındaydı.Ona ufak bir org almıştım.Kucağıma alırdım,tuşlara basa basa müziğe ilgi duyardı.İbocan ile birlikte notayı öğrendi.İbocan bizim yanımızda malzeme taşırken"Abi ben bu gitarın tellerine biraz elleyebilirmiyim" derdi.

Oğlumu yetiştirdi,ona da teşekkür ediyorum.

Piyanistlik başladıktan sonra müziğin kalitesi düştü.

Rahmetli Sabahattin Abi Gemlik Belediye Bandosunun şefiydi.Bando çalışması yaparken trompet ile kafamıza vurur"Doğru dürüs çalın"derdi.

Ben sahneye çıktığımda üç saat sahnede kalırdım.Üç saat 90 şarkı yapar.O zaman sesimiz güzeldi,yorulmazdı.

Biz eski orkestracılar halk ne isterse çalardık.Tesisatımız yoktu.Şimdikiler müziği köreltti.Hem çalar,hem söylerdik.Müzik yapanlar kendileri söylesinler.Eski çalgıcılar gerçek canlı müzik yapıyordu.Şimdi seyirci,dinleyici de değişti.Müzik'den anlayan eski kaliteli insanlar yok.

Boşuna para vermesinler,kaset koyup oynasınlar.Şu an düğünler aynen böyle.

Benim müzisyenlere tavsiyem özgün müzik yapmaları.

Karadeniz şarkılarını Karadeniz şivesi ile söylerdim.Birisi yanlış nota basmış olsa,döner arkaya bakar,şarkıyı iki kere tekrarlardık.

Yine sahnede Türk Sanat Müziği'de söylerdim.

"Huysuz ve tatlı kadın-Seninle bir son bahar mevsiminde tanıştık"gibi şarkılar istenirdi.

Şimdiki şarkılarda bir mana göremiyorum.

Seda Sayan'ın bir şarkısı çıktı.

"Seviyormusun?Söyle"diye .

Sabahattin abi çok sinirlenirdi.

"Sevmiyorum ulan!!

Kaç kere sorulur mu!!derdi rahmetli.

Sunğipek Bahçesi,yemek salonunun dili olsada konuşsa,Sabahattin abilerin orkestrası vardı,ben onlarla da söylerdim.Hepsi çocukluktan yetişme müzisyenlerdi.

Ali Şirin ile de çalıştık.Fabrikadan emekli Recep bas gitasit'ti.

Benim bu kadar çok yerde şarkı söyleme nedenim ,kim solist bulamazsa çağırırdı.O nedenle kendi orkestramız dışında da başka orkestralarla proğram yapardık.

İlk bahçe konserleri yine bizim zamanımızda başladı.

Bir gün hiç unutmam çocuğun biri bir kağıt getirdi,kağıtta "Sensiz Saadet'i bir daha söylermisin?"diye yazıyordu.Söylemekten zevk aldığım benim en sevdiğim şarkıydı.Defalarca söylediğim olurdu.En çok benden istenen şarkıydı.Bir akşamda 4-5 defa söylediğimi biliyorum.Bir de "Şimdi uzakda"şarkısı istek parçasıydı.

Meşhurlara çaldınız mı?

Mustafa Cantay ile de çalıştık.Hatta "Üç Hüreller"grubunun yeğeni gitaristti,Cem Karaca'da bir baterist vardı,hepsi ile çalıştık.

Ankara'da askerken Ela Altın geldi ama ona çalmadım ,izleyici olarak dinledim.

Yusuf Ekerler ile Meltemler Orkestrasında çalıştım.İlhan İrem o zamanlar daha yeni meşhurdu.Yusuf Eker Karacabeylidir.Şan bölümünde müzik öğretmeni olduğunu duydum.15 yıl önce beni çiftliğine davet etmişti,bir daha görüşmedik.

Onlarla birleşme nedenim,orkestralarında eko yoktu.Geldiler benimle anlaştılar,Ankara Oteli'nde bir ay çalıştık.İlhan İrem'le de orada Yusuf'un sayesinde tanıştım.

Ahmet Üstün Kurşunlu'da çalışırken yanımıza geldi,bizi izledi.Şarkı bitince beni yanına davet etti."Seni İstanbul'a götüreyim,şöhret yapayım"dedi ama annem "Gidersen hakkımı helal etmem"deyince gidemedim.

Barış Manço yıllar önce Gemlik'e geldiğinde beni "Evet,Hayır "oyununda kandıramamıştı.Plağını almıştım.

Aslında Kumla'da şovmenlik yaptım,dans,fıkra her şey vardı.88 senesinde Rafet'in amcası Ercüment Akay Yunuslar'ın arkasında kafeterya açmıştı.Hem barmenlik yaptım,hemde 15 günde bir yarışmalar düzenledik.Fırat Gürle ile proğram yaptık,orada da şarkılar söyledim..

Ben notadan anlamam ama çok iyi bas gitar çalarım.Abim Eyüp de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında askerken bas gitarist olarak çalıyordu.

Bu işlerden para kazandınız mı?

Evet çok paralar kazandık ama tutmadık.Düğünler çoktu.Cuma,cumartesi,pazar öğlende başlardı bir düğün akşam üstü biter,akşam yenisi başlardı.

Güray'ın gazinosu da yine çok çaldığımız yerlerden biriydi.

Sahnede cereyana kapıldığım bir anım var.Bir tesisatın fişini direk prize taktım.Kabloda kaçak varmış.Allah'tan sahne tahtadandı.Yoksa mutlaka ölürdüm.

Düğünlerde kavgalar olurmuydu?

Ben kendi alanımda şunu söyleyebilirim.En çok kavga nedeni istek parça yüzünden oluyordu.Onun şarkısını söyledin benimkini söylemedin,yada şarkıyı bir daha çalmadın gibi.

Modayı bizler yaratırdık Gemlik'de.Tarık ile Murat sahneye askılı pantalon ile çıktılar,bir de baktık herkes askılı pantalon giymeye başladı.Bende kruveze ceket giydim moda oldu.

Biz Gemlikliler bir araya geldiğimizde o günleri yad ederiz.

Tarık çok özverili bir arkadaştı.Zor dönemlerimde yanımda oldu.

Dostlarımızın çoğu kalender,yardımsever.Kimseyi kırmadan,üzmeden yaşayan nesiliz.50-60'lı dönemliler farklıyız.Zaten aramızdan teker teker sevdiğimiz dostlarımız ayrılıyor.

Orkestralarda birlikte çalıştığım arkadaşlarıma esenlikler diliyorum.Biz biliyorum ki; eğer bir gün buluşursak mezarda !,

Yine birlikte orkestra kurarız.

Halit Korkusuz'a çok teşekkür ediyorum.Bizlere o güzel günleri tekrar yaşattı.

Bu orketralar'da çalışan bir çok değerli arkadaşımız var.Umuyorum ileride müzik tadında sohbetler yaparak,onların da anılarını paylaşır, o güzel günleri tekrar hatırlarız.

Fotoğraflar Haluk Kaner Albümünden alınmıştır.

Haluk Bey'e de emekleri için çok teşekkür ederim.

REYHAN ÇORUM.