Gemlik'in Ağaları; Ali ve Sadık ağalar...

Gemlik

Gemlik'in Ağaları; Ali ve Sadık ağalar...

Gemlik'in Ağaları; Ali ve Sadık ağalar...

"Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak, neler yapmış bu millet, en yakın tarihe bir sor bak"demiş;

Süleyman Nazif..

Dedeleri bu topraklarda(Gemlik) yatan bir Mübadil torunu ile birlikteyiz bugün..

HALİT KORKUSUZ İLE ANILARA YOLCULUĞA ÇIKTIK..

BABASI (AŞÇI) MUSTAFA KORKUSUZ ..

Rahmetle anıyoruz.

Gemlik'e önemli hizmetler yapmış bu Mübadil ailenin hikayesine geçmeden önce; bir konuya değinmek istiyorum..

Geçen haftanın tartışmalı konusuydu Mübadele evi,Mübadele müzesi.Bunca yıl Gemlik gibi bir kasabada özlemle beklediğimiz bir müze bile açılamamışken, biz her şeyi bir yana bırakarak gereksiz bir tartışma içine girdik.

Ve hiç biri yokken bu topraklara gelen!!!

Gemlik'de çok güzel işler yapan babalara ,dedelere ve onların çocuklarına mecazi de olsa,yakışmayacak laflar ettik.

Bir toprağı,bir evi ,Gemlik için gerçekten önemli bir sağlıkçıyı,değeri,insani  duygularla paylaşamadık.

"Dr.Seyfi mezardan çıksaydı bu evi verirmiydi?"Demeden önce ;eğer çıksaydı ,alırdı bir sopa eline hepimizi kovalardı eminim...

Neden yaşandı bu sorun biliyormusunuz?

Yönetimlerin yönetememesinden..!!

Bir evi yıkmadan önce, içindeki eşyaları korunmaya almamasından.

Bu işleri paldır küldür hemen oldu bittiye getirerek, anılara değer vermemesinden.

Eğer bunu yapabilmiş olsaydı o dönemin yetkilileri;

Bizler gibi normal vatandaş olan birisi,o yıkılan binaya giremez;kamuya ait bir binadan bir toplu iğne bile alamaz,hayatını riske atarak o enkazda bekleyemezdi.Eğer bir şey olsa,başına bir taş düşse, bu olaya göz yuman kişiler de ;bunun hesabını veremezdi.

Ve bu şahıs;bu durumdan aldığı cesaretle"Eğer benim istediğimi yapmazsanız, kurtardığım bu eşyaları başka müzelere veririm !!"diyemezdi.Çünkü o eşyalar tüm Gemlik halkına ait olan bir evde bulunmaktaydı.İster Sağlık Müzesi'nde,ister Kent Müzesi'nde,isterse de Gemlik Belediye'sinde koruma altına alınıp sergilenebilirdi.

Buna karar verecek olan yine Gemlik'in seçilmiş meclisidir.

Eğer bir kişiye bir takım şeyler ki bilmiyorum!..Zimmetlendiyse bile(Ne hakla onu da bilmiyorum),o malın üzerinde hak sahibi olmaz,emanetçisi olur.Tamamı tamamına da onu koruyarak aldığı şekilde iade etmek zorundadır.

Eğer aksi düşünülseydi hepimiz gider depremdeki yıkılan evlerin enkazından çıkan malları kapışır,"Buldum benim oldu,istediğimi yaparım "diye sahiplenirdik..

Bizlerde kabahatliyiz elbette.

Bu suça göz yumduk.Hesabını sormadık.Kişiden değil,yetkili makamdan."Bizim olan eşyaları sen nasıl verirsin? "Demedik.

Gemlik halkı gerçekten değerli bu doktorumuzu severdi.

Kendini bazı takıntılı durumları nedeni ile halktan soyutlayarak ,kız kardeşi ile yaşardı ama eski aileler hepsi dostuydu,ahbabıydı.

Ve biz onu hiç unutmayacağız.Birileri zannetmesin ki ! O tanıttığı için biz onu tanıyoruz,SEVİYORUZ..

İster evi sağlık müzesi olsun,ister Mübadele müzesi,olmazsa da başka bir şey.Onun tabelası mutlaka olacak biliyorum.Olmasa da; o evin önünden geçerken onu hep yüreğimde hissediyorum..

Bu yazıyı köşeme gönderdiğimde; henüz Belediye Meclisi'nde görüşülmemişti bu konu.Sizler bu yazıyı okuduğunuzda ertelenmezse belki de sonuçlanmış olacak.

Sonuç ne olursa olsun,ilçemiz için hayırlı olmasını diliyorum ..

Tanıyalım mı Mübadilleri?

Neden vatan bildikleri yerleri,kimi akrabalarını,kimi çocuklarını,kimi en değerli hatıralarını bırakıp gelmiş bilmediği topraklara.

Mübadele..

*Yunanistan Nüfus Mübadelesi veya Değişimi;

30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da yapılan ve resmi adı “Yunan ve Türk halklarının mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol” olan sözleşme uyarınca, Türkiye ve Yunanistan’ın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına, bir başka deyişle azınlıklarından “değiş tokuş yöntemi” ile kurtulmalarına verilen addır. Göçe tabi tutulan kişilere ise “mübadil” denmiştir.

Bu büyük göçte Gemlik'e gelerek yerleşen Mübadiller çeşitli işlerde çalışmışlar,kendilerine verilen topraklara yerleşerek nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil etmişlerdir.

Kandiye denen bir kasaba..

Kandiye Yunanistan'ın Girit Adasının en büyük şehri ve merkezi.

Kandiye'den birlikte gelerek,burada da çocuklarını evlendirerek akraba olan,iki büyük ve önemli ailenin bireylerinden ,yemek sektörünün ilklerinden birine yer vermek istedim.

Ne yazık ki ! büyüklerimizi bir bir kaybediyoruz.

Bizler evlatları olarak bildiklerimizi anlatmaya onları yaşatmaya çalışıyoruz...

Bakalım Halit bey ailesi hakkında neler anlattı..?

"Cumhuriyetin ilanından sonra babamın ailesi; babam on yaşında iken Kandiye'den mübadele ile Gemlik'e göç ediyorlar.

Babamın babası "Gamzolaki" lakabı ile bilinen Ali Ağa.

Babamlar 4 kardeş ;3 kız, bir oğlan..

Gemlik'in ilk aşçısı Münir Usta'nın yanına dedem babamı çırak olarak veriyor.

Babam Münir Ustanın yanında yetişerek aşçılığı öğreniyor.

Sunğipek Fabrikasında aşçı yardımcısı olarak işe başlıyor.

Askere gidip geldikten sonra, Halk Bankası'nın karşısındaki Ahmet Güllü'nün dükkanının olduğu yerde ,eski Adliye binasının altında ilk lokantasını açıyor.Evimiz de onun üstündeydi.

Dedemin arkadaşı olan ve mübadelede Kandiya'dan birlikte geldiği Sadık ağa'nın (Karadağ)ise 10 çocuğu varmış.Annem buraya geldiklerinde üç yaşındaymış.

Dedem Ali ağa, Sadik dedemden annemi babama istemiş.

Babam 19 ,annem Rahmiye 13 yaşındaymış .Birbirlerini hiç görmemişler. Görmeden babam askere gitmiş,4 yıl aşçı olarak askerlik yapmış .Alman harbi varmış o zamanlar..9 yıl nişanlı kalmışlar annemle,birbirlerini yine görmeden askerden sonra evlenmişler...

Dedem Sadık Ağa'ya Çukurbahçe'de Burunsuz Abdullah'ın karşısındaki büyük adayı vermişler.Köşedeki büyük ev annemin babası Sadık Karadağ'ın evidir. Rahmetli Berber Hasan, Hüseyin Karadağ ,Ahmet Karadağ,Hasan Karadağ dayılarım, o evde yaşadılar.Sadık Ağa Gemlik'in sayılan ve sevilen kişisi olmuş zamanla.Çocukluk günlerimiz o evde geçti.Büyük bir aile anne tarafımız..Dedem, Halil amca ile  çiftliği işletmişler,şuan çifliğe Ahmet dayımın oğlu İbrahim abi bakıyor.

Annemle babam evlenince önce iki ağbim olmuş.Biri 2 ay, biri 6 ay yaşamış ölmüş...Sonra Eyüp Ağbim ,ondan sonra ben(70 yaşındayım)9 sene sonrada kız kardeşim dünyaya gelmiş.

Babam saat dükkanı açmış...Onu kapatmış,sinemacılık yapmış,onu bırakmış, radyoculuk yapmış...

Tabii bilmediği işler, adam kendini bildi bileli aşçı...

Sonra dere kenarında Şarapçı Ali Bey'in yanındaki dükkanı temizleyerek lokantasını açtı..Kamar marketin yanında 22 yıl kaldı.Evin market ilk piyanist şantör çalışan yer oldu.

Ben 6-7 yaşlarındaydım.

Gemlik'e ilk döneri getiren babamdır.

GEMLİK'TE RESTORAN İŞLETMECİLİĞİ'NİN İLKLERİ.

İçkili lokantalara gelince.... Aşçı Münir'le başlayan bu işi Rasim Şerbetçi ve babam Mustafa Korkusuz devam ettirdiler.

Babamla birlikte babamın ustası ayakkabıcı Mehmet Usta da Gemlik'in ilk aşçılarındandı.Ayakkabıcı dükkanı bizim lokantanın sırasındaydı.

Babam Gemlik'de 68 de Evin Restorant'ın ihalesine girdi.İlk bayan garson çalıştıran,ilk Restaurant işleten odur..Sonradan Liman,Boksör gibi Restaurantlar açıldı.Necati abi Boksör'ü çalıştırmaya başladı.Tibel sanırım 67-68 yıllarında açıldı.

İmren Lokantası sahibi rahmetli Osman İşcen amca da kendi dükkanını açmadan önce babamın yanında aşçılık yaptı.

Çarşıdaki dükkanımızda köylerden gelenler,Gemlik esnafı yemeklerini tedarik ederdi.Salı günleri dolu olur ,oturmaya yer bulunmazdı.

Lokantaya kimler gelirdi?

Gemlik'in yerlileri gelirdi.Hafta sonları Ankara ,Eskişehir'den sırf balık yemek için gelenler olurdu.Hepsi de nezih,kibar insanlardı.

Babam sulu yemek yapardı ama onun kuru fasulye,pilav ve helva menüsü çok meşhurdu.Sırf bunları yemek içinde gelirlerdi.

Nasıl biriydi.?

Babam benim arkadaşımdı.

İyiliksever,yardımsever bir insandı.Camdan biri baksa içeriye çağırır karnını doyururdu.Kimseyi aç göndermez,parası olmayandan istemezdi.Üç limon sandığı adisyon ve alacak defteri yaktık.

KUMLA YILLARI...

Babam,1958 Yılında K.Kumla iskelesinin yanındaki gazinonun ihalesine girerek beş yıllığına orayı kiralıyor.

Çınaraltı gazinosu...

Açılışa Gemlik'in ileri gelenleri gelmişti.

Gazinoyu aldığımızda Kumla'da elektrik yoktu.Babam jenaratör aldı,gazinoya ve yalı tarafına elektrik veren ilk babamdı.

1.5 Yıl sonra da ilk otelimiz olan Yalı Otelini çalıştırmaya başladı.15 günlük tatil propramı hazırlayarak,üç öğün yemek menüsü ile reklamlar veriyordu.Duyanlar da Kumla'ya akın akın gelmeye başlamıştı.

Pansiyon,otel,çadır turizmi patlamaya başladı.

Kumla'yı Kumla yapanlardan biriydi babam.

Turizm amaçlı evler kiraladı,İpek Otel ve bir motel daha ,3 motelin isletmesini yaptı..

Otele gelen Ankara'lı müşterilerden biri ile Kızılay Kampını kurdular.

Oranın yemeğini de babam veriyordu.

Tatlısözlü Kampı ile aynı zamanlarda olabilir.Ya sonra yada aynı dönemdi.

O dönemlere ait anılarınız var mı?

Var..!Hemde çok..

Kumla'yı çalıştırırken sandallarımız vardı kiralıyorduk.O zamanlar Kumla'da Postane yoktu.Babam acentalık almış,bahçede iletişimi sağlıyordu.Bende o zaman gencim,en deli çağlarım,sanırım 15-16

yaşlarındayım,kaçamak yapıyorum,Ankaralı bir ailenin kızı ile sandalla çıktık.Babam beni aramış,bulamayınca kafama rakı şişesi vurdu.

Sonra yine bir gün Kumla'daki aşçıdan köfte yapmasını istedim.Ben köfte çok sevdiğim için zaten bana "Köfte Halit" diye seslenir arkadaşlarım.Aşçı "Hayır yapmıyorum,al karnını doyur" diyerek peynir,ekmek verdi.Babam gördü ,"Ne yapıyorsun burada" diye sordu.Bende olanı söyledim.Bir hışım içeriye girdi.Önlüğü beline taktı ve aşçıya"Ben evlatlarım için çalışıyorum,benim çocuğuma ekmek vermeyecek kişiyi burada tutmam"dedi.

Yeri geldiğinde de hem döver,hem severdi.

Kardeşlerinizle nasıl geçinirdiniz?

Kardeşlerimle çok iyi geçinirdik.Rahmetli abim ile hiç kırılmadık.O erken yaşta rahmetli oldu.

Eyüp Korkusuz.

Kız kardeşim Halide 9 yaş benden küçük.Küçükken ben sallardım onu,9 yaş büyük olmama rağmen kıskanır,kimseye bırakmazdım."Anneme keşke kız kardeşimi doğurmuşsun" demişim.Yine de en çok onu ben seveyim,annemlerde beni sevsin isterdim.

Ufak tefek ağız münakaşamız olurdu.Abim bana çok nasihat ederdi.

Arkadaşlarınızla aranız nasıldı?

Okul ve mahalle arkadaşlarımın hepsi iyiydi.Ölen arkadaşlarımı rahmetle anıyorum.Bizim restorantın bahçesinde yer içerdik.Müzik yapardık.

Yazın Kumla'dayız bir taraftan da Evin Restaurant Gemlik de çalışıyor.....

Kumla'daki işletmeleri devrettik...Hem Gemlik ,hem Kumla'ya yetişemedi babam.Kız kardeşim 11 yaşındaydı.

Sadece Evin Restaurant'ı işletti .

Yanında çalışanlara baba gibi davranırdı.Bir çok çırak ,garson  yetişti.

Haluk Usta;

Çalışanlardan sadece biri.

Fotoğrafının altına yazdığı yorumda;

"Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun.Bir müddet yazın yanında çalıştım,hiç kızmazdı,çok çalışırdı.Gemlik'te sadece erkeklerin değil, ailelerin beraber eğlenebileceği ortam yaratmak için çok uğraşmıştı,sirtaki oynar renk katardı,Yunanistan'dan yemeğe turlar gelirdi.Bir daha Gemlik o havayı yakalayamadı.

Çok asil,kibar,beyfendi insandı ,kızdığında bile sakin ,eğitici nasihatlarını sevecenlikle anlatırdı.Dedikodusu olmayan ,az konuşup, çok çalışan güzel insandı."

Gemlik, nasıldı o zamanlar?.

Bu arada fabrikalara tabillot yemek işi de yapıyordu....

Gemlik'in esnafarının hepsi iyiydi,kardeş gibi geçinirlerdi.

Giritli,Prevezeli,Arnavut ve Gemlik'e ilk gelenler hiç kavga etmeden yaşarlar,birbirlerini sayar,severler,yardımlaşırlardı.Her biri değerli abimizdi.

Babamın paraya ihtiyacı olunca "Git falanca abinden al "derdi.Hiç bir şey sormadan gittiğim kişi verirdi.Aynı şekilde birinin ihtiyacı olsa babam da aynı şekilde davranırdı.

Çınaraltı ve Balıkpazarı dışında Gemlik çok değişti.Tanıdık yüzler kalmadı.

Biz küçükken Kayıkhane'de denize girerdik.Rahmetli Melek Halam ve Ahmet Eniştem Kayıkhane'nin  son evlerinde oturuyorlardı.Eniştem balıkçılık yapardı.Bana ve rahmetli abime 5 yaşlarında iken yüzme öğretirdi,halam kucağına alır bizi denize sokardı.

Komşuluklar nasıldı?

Çınaraltı Gazinosu'nun üst sokağında oturuyorduk.

Kimler vardı hatırladığım kadarı ile sayayım..

Yan evde Şükrüye Abla gazi babası ile kalıyordu.İzzet Çırpan'ın akrabası Murabir Turan Abla,Belediye'de çalışan Sami Abinin kardeşi Gönül Abla,Balıkçı Osman Abinin kardeşi Hayriye Abla,bizim üzerimizde oturan Seher Abla(Karakaş Amca'nın kızı)Rukiye Hanım Teyze,Feriha Ablanın kızı Dilek(babası Sunğipek de çalışırdı)Saatçi İbrahimin kız kardeşi,Arif Çakmak'ın Ablası Fatma abla,hepsi mahallenin kızlarıydı.

Çok iyi geçinirdik,ablalarımızdı.Bizden büyük abilerimiz vardı.Kar topu oynardık,Bizi bakkala bir yere gönderseler gider alırdık.

Eski genç kızlar şahane giyinirlerdi.Bir çoğu kendi dikişini dikerdi.

Halit bey'in kız kardeşi Halide Korkusuz Akyıldız ise fotoğrafları gönderirken bana babasından duygu dolu sözlerle bahsediyor.

Şu an İzmirde yaşıyor.

Adam gibi adamdı..Annemde tam bir Girit hanımefendisi,asaletli...

Babam oynamayı çok severdi.Bende ona çekmişim.Çok güzel kazaska,zeybek oynardı.

Neşeli ,güleryüzlü,konuşkan,hatırnaz biriydi.

Herkesle iyi anlaşırdı.Herkes onu severdi.

İsleri bozuldu yinede ayakta durdu babam ..

Ölene kadar çalıştı,yorulmadı....

Abime devretmisti restaurant'ı ama yinede sabah 5 de kalkar Balikhane'ye, Kasap'a, Manava gider,hepsini halleder ,yemekleri ayarlar sonra eve dinlenmeye gelirdi...

1975 yılında kalp krizi geçirdi ...1980 yılında da kaybettik.....

Anne'ciğim abimlerle yaşadı.

Ben İzmir'e gelin geldim. Zaman zaman benim yanıma da gelip kaldı..2001 yılında da annemi kaybettik....

Gemlik'de iz bırakan bir ailenin daha hikayesi böyle.

Ölenleri rahmet ve dualarla anıyoruz.

Halit Bey ile denize karşı yazdığımız,yazmadığımız bir çok şey konuştuk.Devam edeceğiz Halit Bey ile Gemlik üzerine söyleşimize..

Halit ve Halide Korkusuz kardeşlere sonsuz teşekkürlerimle..

REYHAN ÇORUM.