Bir Buğday Makinesi Ve; Hamidiye(Hamdiye) Köyünün  Hikayesi

Bir Buğday Makinesi Ve; Hamidiye(Hamdiye) Köyünün  Hikayesi

Bir Buğday Makinesi Ve; Hamidiye(Hamdiye) Köyünün  Hikayesi

Bir Buğday Makinesi Ve; Hamidiye(Hamdiye) Köyünün  Hikayesi

Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.

Bedri Rahmi Eyüpoğlu

    Daha önce Gemlik Zeytini Festivali sırasında Kent Konseyi  görevlisi olarak (2019) Fındıcak hariç tüm köyleri dolaşmış ve Zeytinin Tarihi (çadır)Müzesini hazırlamıştım.

    Köyler boş,köyler ıssız ve sessizdi.Adeta terk edilmişti.Kahvede oturan üç beş yaş almış kişi, köye gelen bir kaç satıcı ve misafirden başka köy kadınlarını göremedim.Muhtarlar ve Kooperatif Başkanları ağırladı beni.

     Bir ay gibi kısa bir zamanda Gemlik Tarihini,Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneğinden arkadaşlarımla,Gemlik Belediyesi'nin de desteği ile hazırladığım festival çadırı ,kısa bir zamanda hazırlanmasına rağmen yine de Gemlik de özlenen bir duygu seline neden oldu.200 Bin ziyaretçiden hemen hemen hepsi çadırı gezdi ve belleklerinde belkide hiç unutamayacakları bir ilk yaşandı.İşte o çadırı gezen ve çok duygulanan bir bayandan arkadaşım vasıtası ile bir telefon aldım.

    Ellerinde hala çalışır halde bir buğday makinesi olduğunu söylüyorlar,isteyip istemediğimi soruyorlardı.

    "Sakın atmayın, ben bir şekilde gelip alacağım ve bir müzemiz oluncaya kadar koruyacağım" dedim.Nasıl alırım ,nereye koyarım ?diye düşünmeden,nasıl olduğunu bilmeden.

Büyük Kumla'dan Ali Şengün ile çıktık yola..

    Hamidiye(Hamdiye) Köyü'ne Umurbey'den gidiliyor.Bizi güler yüzlü bir hanımla,bir bey karşıladı.Makineyi biz geleceğiz diye bahçeye çıkarmışlar bekliyorlardı.Sadece makine de değil ,içindeki eşyalarla adeta müze gibi bir ev bizi oldukça şaşırttı.Yeni güzel bir evin içinde bu kadar eski eşyaya rastlayacağımı hiç düşünmemiştim..Makine oldukça büyüktü.

    O gün Ferdane hanım eşi Hasan Basri bey ile oturduk,sadece sohbet ettik,bahçeyi gezdik, köyle ilgili bilgiler edindik , en yakın zamanda geleceğiz diyerek  aklımız orada kalarak ayrıldık.

Korunaklı bir yer ve makineyi alacak bir araç lazımdı onu da dostlarım sayesinde buldum.

    Daha önceki tecrübelerime dayanarak biliyorum ki ;Gemlik Belediyesi'nin henüz müze için tarihi eşyaları toplayacak bir korunaklı deposu yok. İnsanlar değerli eşyalarını verdiklerinde kaybolmadan müzede bağışlayan kişinin adı ile görmek istiyorlar, haklılar.

    İkinci kez makineyi almaya gittiğimizde yine Mine-Ali Kaptan ,Kerim Bayramoğlu,İbrahim Karaaslan da benimle geldi..Anlattıklarım ilgilerini çekmişti.Ali Kaptan'ın traktörü ile makineyi Gemlik'e getirdik, koruma altına aldık.

Bu ev köyü kuran Hacı Hüseyin Efendinin eviymiş.

    Eskisi yıkılıp yerine yeni ev yapılmadan önce;yerinde 11 odalı,üç katlı,beş tane salonu olan görkemli bir koza han varmış.

Hacı Hüseyin Efendi'den söz etmeden önce köy kahvesinde asılı köyün tarihine bir göz atalım.

     *1887 yılı Osmanlı,Rus savaşı sonucunda 1878 Almanya'daki Berlin anlaşması gereğince,Batum,Kars,Ardahan ve Artvin'in Rusya'ya terk edilmesi ile Müslüman köylülerimiz Rusya'nın esaretinden kurtulmak için başlarına önder ve rehber bir kişi arıyorlardı.Köylülerin eşrafından Hacı Hüseyin efendi ile görüşüldü,hizmetlerini köylülerinden esirgemeyen bir şahsiyetti.

     1878 yılında köylü kardeşlerimizin başına geçti .Padişahın yanında bulunan kendileri de Adliye köyüne yerleşen,Müşir(general)Şakir Paşa ile birlikte Hacı Hüseyin efendi padişah Sultan Hamid'e müracaat edip Bursa ili Gemlik ilçesinde iskan edilmelerini talep ederler.

Padişah Sultan Hamid çarşı deresi ile Yalova  yolu üzerindeki geniş ovaya yerleşmelerini emretmiştir.*

Köy kahvesindeki secere ve köyün tarihi ile ilgili özetle yazılanlar böyle.

Kimdir Hacı Hüseyin, efendi ?.

   Torunu Hasan Basri Şentürk ve eşi Ferdane hanım'dan dinleyeyim.Anlatıkları köyün tarihine ışık tutuyor.

Hacı Hüseyin Efendi..

Hasan Efendi..

Osman Şentürk

Hasan Basri Şentürk..

Sırası ile kuşaktan kuşağa gelinmiş.

   Hacı Hüseyin efendi Artvin Borçkalı.Sarayda Sultan Abdülhamit zamanında medresede okumuş.1893 (1877-1878)Osmanlı Rus harbi sırasında Abdülhamit Han'ın talimatıyla saraydan böyle kişiler yurdun çeşitli yerlerine köy kurmak üzere gönderilmişler.(Aile 1873 yılı üzerinde duruyor).Yani muhacir olarak köylerini terk ederek yeni yerleşim yeri arayışına çıkmışlar.

    Hacı Hüseyin efendi de kafilesi ile önce Bursa'ya gelmiş.Yıldırım ilçesini vermişler istememiş.Sonra Gemlik'i göstermişler ama ilklim şartları nedeni ile alıştıkları ortamı bulamayacakları düşünmüşler.Gemlik de çok sıtma varmış.Araştırmaları sırasında Hamidiye'nin olduğu bölgeyi uygun görerek buraya yerleşme kararı almışlar.

Köyün Planını Hüseyin Efendi çizmiş.Çok ileri görüşlü biriymiş.İstanbul da hocalık yapmış.

    Anladığım ve okuduğum kadarı ile Hamidiye isminde bir çok köy kurulmuş.2.Abdülhamit medresesinde yetişen hocaları bu köyleri kurması için görevlendirmiş ve bu kişiler yurdun çeşitli yerlerine yayılmışlar .Köylerin adı da meşhur Hamidiye(Sultanın ismi) alayından  gelmiş.Genelde köylerin taşlık ve verimsiz oluşundan "Hamlık" kelimesinden de türemiş olabileceği düşünülüyor.

    Ferdane hanım eşinin(Hasan Basri ) annesinden çok şeyler öğrenmiş.Tarihe de çok meraklı.Kendi çocukları da tarihe ilgiliymiş.Kayınvaalidesinin anlattıklarını merakla dinlermiş.Kalan ne varsa korumuş,anıları belleğinde saklamış.Hayran kaldım anlattıklarına ve gösterdiği tarihi antika eşyalara.Şimdi oturdukları ev çok yeni,bakımlı.Sadece yanda eski tahta tekerlekler,soba gibi eşyaların olduğu bir yer var ilgimi çeken, oradan başlarmış eski evin yeri.Soba bizim kuzine sobaları andırıyor ama  farklıydı,üç de toprak tepsisi vardı.

    Bahçede oturuyoruz,bir yandan sohbet ederken; o ha bire eski bir eşya getiriyor gösteriyor ve bildiklerini anlatıyor.

   Yine bir tarihi büyük elek var.Hayli ilginç.Benim bildiklerim tel olurdu,bu deriden yapılmış.

    "Kuru,oksijenli bol havadar yerlere alışan köylüler,Gemlik'in rutubetli,sivrisinek yuvası olan yerlerini beğenmeyince ,buraya yerleşerek , ormanları kazarak evler,yollar yapmışlar.

    "Bizim köyde herkesin yolu geniş,bahçesi vardır,her kapı araba girecek kadar geniştir.İlk okul,cami,çeşme yapılmış,önce mahalle mektebinde eski yazı okumuşlar,sonra açılan rüştiye de öğrenciler eğitimlerine devam etmişler.

    Hatta Adliye köyü de ikiye bölünmüş ve bir türlü aralarında anlaşamamışlar ,o köyün planını da bizim dede yapmış"diyorlar.

    Hüseyin Efendinin ilk eşinden kızları var.Oğlu olmamış.Eşi erken yaşta rahmetli olmuş.Dedenin bir ayağı da Bursa'daymış.Köyün işleri için gider gelirmiş.İkinci eşi yine kendisi gibi gelen mahacirlerden biriymiş.Evlendiği hanımın oğlu İle Hacı Hüseyin'in kızı izdivaç yapıyor,soy buradan ilerliyor.

Ve ailenin en son ferdi (erkek)Hasan Basri Şentürk şu an hayatta.

     Hüseyin efendi evlenirken padişah bir gümüş kemer,fincan  ,gelinlik ile bir yüzük yollamış.Atadan gelen eşyalar Ferdane hanım tarafından özenle korunuyor..Zaten babaannenin de vasiyeti varmış."Bu eşyalar bu eve geldi ,evde kalacak" dermiş.Babaanneye kadar kaç kişinin elleri değmiş.

93 Harbinde Artvin'den gelenlerin çoğu yanlarında bir şey getirmemiş.Bizimkiler bir kapı bir de sofra getirmişler diyerek yüz yıldan fazla korunan ve saklanan yer sofrasını gösteriyorlar.Çocukları çok seviyormuş bırakmaya kıyamamışlar.Yine sarımsak dövme aleti var ki; inanın tüllerle sarmış saklamışlar,bakır kazanlar tencereler de hep büyüklerden kalan itina ile saklanan eşyalar.

    Hüseyin efendinin isminin başındaki hacılığı da ;o zamanın zor şartlarında hacılık yapmasından.Deve sırtında 3-4 ay yol giderek hac yapmışlar.Şimdiki gibi bin uçağa git değil.

    Osman beyin babası Hasan bey bu köyde doğmuş.Osman beyin eşi ise 92 yaşında vefat etmiş.Çok becerikli bir kadınmış.Köyde bütün sünnet,düğün gibi cemiyetlerinde yemekleri o yaparmış.Cenazelerde helva kavururmuş.

    Aile Yunan harbini görmüş.Yunan kaçmadan köye bir Rum satıcı dede eşekle iki dikiş makinesi getirerek satmış.Birini Osman bey almış.Bu makine çalışır durumdaymış.Yine sahilde gidenlerin eşyaları Gemlik de yaşayanlar tarafından kapışılmış.Bir çarşaf takımı var ki beyaz iş,işçiliği görmelisin diyor Ferdane hanım.

    Bir de el dokuması kırmızı yün battaniye var ,köyde dokunmuş.Köye müzeden insanlar gelmiş.Eski iki halıyı görünce istemişler,yerine iki yeni halı vermişler alıp Ankara müzesine götürmüşler.

   Eski ütüler, küpler,bakırlar,kim bilir şöyle bir deşip karıştırsa insan daha neler çıkar.

Ve gelelim Buğday makinesine.(Harman aleti)

    Gördüğümüzde hayrete düştük.O kadar güzel korunmuş ve çalışır durumda,markası üzerinde hala duruyor.

Makine Osman bey den kalma;

Eskiden burada tarım yapılırmış.Tahıl üretimi,hayvancılık,ipek böcekçiliği,bağcılık,tütüncülük, köyün gelir kaynağıymış.Köyde hatta civar köylerde böyle bir makine olmadığı için buğday makinesi köy köy gezermiş.Karşılığında da iki teneke buğday öğütür bir kile buğday alırlarmış.Makine iki taraflı ,buğdayı içine döküyorsun öğütüyor.Benim çadır müzeyi müzeyi görünce beni aramaya karar vermişler,dedelerinin,babalarının adı anılsın istiyorlar.

     Hasan Basri bey ve Ferdane hanımın Gemlik de evleri var orada oturuyorlar ama köyden de kopamıyorlar.Bahçelerini ekmişler çeşitli sebzelerin hepsi var.Yine meyve ağaçları da üstlerinde meyveleri ile harika gözüküyor.

    Ferdane hanım bir testi gösteriyor,bunun üstünden yağ doldurulur ,dibindeki delikten akardı,bu küpe un koyardık."Her şeyin bir anısı var.Şilteler ,kilimler atmaya kıyamıyorum,biz bütün misafirlerimizi köyde ağırlıyoruz.

    Köyde kışın hiç bir genç nüfus yok,gelsen üç beş kişi anca bulursun.Burada sinek bile yok,havası güzel.Eskiden kapılarımız açıktı,herkes açar girer,kime ne lazımsa alırdı.Şimdi buralarda da yabancılar doldu.Eskisi gibi kimse kimseyi tanımıyor "diyor haklı olarak sitem ederek.

Bugün çok güzel bir aile tanıdım.

Kendi heyecanımı başkalarında da hissetmek, ortak bir noktada buluşmak çok anlamlıydı.

Köy Enstitüleri kurulmalı.Bu hastalık nedeni ile hazır köylerin önemi anlaşılmışken.

Köylere yeniden hayat gelmeli.

   Dilerim sözde kalmaz,müzemiz de kurulur,Osman efendiden kalma bir buğday harman makinesi ile birlikte, röportaj yaptığım kişilerden bir sinema makinesi,bir hallaç tokmağı,berber aletleri,makas vs gibi bir çok tarihi eşyanın sözünü aldım.Hepsi yerini bulmayı bekliyor.

Ferdane hanımın yaptığı gibi anılarımıza sahip çıkmalıyız.

    Köy kahvesinde bizleri ağırlayan köylülere,Makineyi traktörü ile alıp getiren Ali Kaptan'a ve eşi Mine hanıma,her sıkıştığımda desteğini hissettiğim Ali Şengün'e,

HASAN BASRİ-FERDANE ŞENTÜRK ÇİFTİNE VE EMEĞİ GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜRLER.

Reyhan Çorum.



  • Salı 29 ° / 13.7 ° Güneşli
  • Çarşamba 28.5 ° / 13.9 ° Güneşli
  • Perşembe 27 ° / 12 ° Güneşli