Tarih: 01.09.2020 14:05

Abdullah Mete Erdemer İle Anılara Yolculuk

Facebook Twitter Linked-in

Abdullah Mete Erdemer İle Anılara Yolculuk

VATANSEVER BİR DEDE,ASKER BİR BABA,ÇALIŞMA VE SANAT İLE GEÇEN YILLAR.

Celal Bayar'ın ölüm yıl dönümünde yaptık bu söyleşiyi.

Bakalım saygı değer büyüğümüz bizlere neler anlatmış?

    Reyhan hanım ;öncelikle bugün 3.Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın ölüm yıl dönümü nedeniyle kendisini rahmet,şükran ve minnet ile anmak,bu vesile ile de ailemizin Cumhurbaşkanımız ile ilişkisiyle sözlerime başlamak istiyorum.

    "Annemin dedesi Şükrü Molla ,Bursa da yarım asıra yakın muhtarlık yapmış.Her vatansever gibi dedemizde vatanın düşmandan kurtulması,temizlenmesi,İstiklalimiz ve bağımsızlığımız için neler yapılması üzerine kafa yormuş.Bursa da çeşitli çalışma ve  eylemlere imza atmış.

    Tam bilemiyorum ama Bursa'nın Kurtuluşçu liderlerinden biri olması muhtemel.İşte rahmetli Cumhurbaşkanımız Celal Bayar(Galip hoca)ile bu şekilde tanışıyor.

    Galip hoca Yunan işgalinde olan Bursa'ya her gelişinde dedemiz Şükrü Molla ile buluşup,vatanın genel durumunu görüşür fikir alışverişinde bulunurlarmış..Bu buluşmalarını  Hidayet isminde bir vatan haini ,"Şükrü Molla evinde silah saklıyor" diye Yunan İşkal Kuvvetlerine gammazlayınca dedemin evi basılıyor,aranıyor ve dedem Atina'ya sürgüne gönderiliyor.Senelerce zindanlarda gayri sıhhi şartlarda yaşıyor.Bu acı günler Yunan kralının ikiz çocukları olunca ,çıkan genel af neticesinde sona eriyor..Yurduna döndükten sonra sürgündeki zor şartlardan dolayı fazla yaşamıyor ve hakka yürüyor.

    Dedemizin bunca acı çekmesine neden olan o hain ise bir gün girdiği Kapalı çarşı da esnaf tarafından linç ediliyor.

    Annem Emine hanım rahmetli Cumhurbaşkanımız Celal Bayar ile Şükrü Mollanın torunu olarak hiç irtibatını kesmedi.Bu konuda babamın devre arkadaşı baş yaver albay(daha sonra Bursa Millet vekili)rahmetli Mustafa Tayyar'ın da ilgileri çok olmuştur.

    Allah tüm vatan sevdalılarına ve şehitlerimize  rahmet eylesin.Bu vatan onlara minnettardır.

Benden bahsedersek;

    "Babam Sadettin bey Mudanyalı.Annem Emine hanım Bursalı.Babam İlk okul dördüncü sınıfta Konya da askeri okula girmiş,yani çekirdekten tam asker.Bu memlekette tam 60 yılını  Atatürk,Cumhuriyet ve vatan sevgisi ile geçirmiş.Milli değerleri koruyup kollama şekli ile hizmet etmiş,tam bir Mustafa Kemal'in askeri.Babamızla ne kadar gurur duysak azdır.

    1914 doğumlu babam,1937 yılında Kara Harp Okulundan mezun olmuş.1993 yılında emekli olana kadar vatanımızın dört bir yerinde görev yapmıştır.

    1941 yılında ilk tayin yeri Yunanistan sınırındaki Enez bölük komutanlığı olmuştur.Alman harbine rastlayan 1941 yılının mart ayında bu sınır kasabasında dünyaya gelmişim.Babam bana babamın dedesinin adı olan Abdullah koyacakmış..Benim doğumumla sevincini alay komutanı Rüştü bey ile paylaşmış"Komutanım bir oğlum oldu ellerinizden öper"demiş,Komutan"Mete'nin gözlerinden öperim "deyince adım Abdullah Mete oluyor.

    Annem Emine hanım Cumhuriyet kadınıydı.Babamın yıllar yılı en büyük destekçisi oldu.Dağ,tepe,köy,şehir hep yanındaydı.

   Bu ara ben Alman harbi nedeniyle 20 günlük bebekken Üsküdar'daki dedemin yanına gitmişim.Babam sınırda olduğu için ailesi risk alamamış.

    İki erkek kardeş olarak büyüdük.Erkek kardeşim Atilla orman mühendisi olup, emeklilikten sonra Muğla'ya yerleşti.Tahsilimi çeşitli köy,kasaba ve şehirlerde,öğretmeni eksik okullarda tamamlamak zorunda kaldım.İlk okulu Erzurum İsmet Paşa okulunda,orta okulu Of Şehit Ahmet Türkan okulunda tamamladım.

     Orta okuldan mezun olduktan sonra çok sevdiğim baba mesleği askerliğe 1957 yılında girerek ,Bursa Askeri Işıklar Lisesine adım atmış oldum.Artık bende rüyalarımı süsleyen şerefli TSK üniformasını taşıyordum.Çok değerli komutanlarımız ve öğretmenlerimiz vardı.Sınıf arkadaşlarım silah arkadaşlarım oldu.Bazı eğitim nedenleri ile ayrılmak zorunda kaldım.Aramızda Çetin Doğan,Orhan Köse,Yıldıray Akseller gibi çok değerli generaller yetişti.Bu saygı değer arkadaşlarla daima gurur duydum.

    Askeri yıllarımdaki en unutulmaz anılardan birisi Karapınar bölgesinde gerçekleştirdiğimiz atış kamplarıdır.Sabah kalk borusuyla kalkıp,kahvaltı ve askeri eğitim,sonra atışlar,karavana atışlar,ve viktory 5 vuruşlar,sonra akşam yemeği,sinema saati,ve yat borusuyla çadırlarımızda uyku zamanımız.Aldığımız eğitim nedeni ile hala kendimi asker gibi görür ve yaşarım.Her işimi planlı,düzenli ve saatli yapmaya çalışırım.

    Hayatımda unutamadığım kesitlerden biriside 8 yıllık Denizli yaşamım olmuştur.Bu zaman diliminde Denizli Lisesinde okudum.Çelik spor da top koşturdum ve askerliğimi yaptım.Ne bedelli,ne kısa dönem,tam 24 ay vatan nöbeti tuttum.Hele çürüğe ayrılmayı hiç düşünmedim.Vatan sana canım feda.

    1962-64 yıllarında vatani hizmetimi bitirerek babamın emeklilik sonrası yerleştiği Gemlik'e merhaba dedim..Mahalle gençleri Tuğal Kösemen,kardeşi İzzet,Cumhuriyet mahallesi muhtarı Mehdi Ağrı,Rüştü Arda bana çok yardımcı oldular.Sonrasında çok dost edindim.

     Orhangazi caddesinde bahçeli iki katlı çok güzel bir ev almıştık.Bahçesinde çeşit meyve ve çiçekleri olan çok güzel bir evdi.O kadar renkli bir görüntüsü vardı ki Albayın evi diye ün yapmıştı.

    Gemlik de ilk işim Orhangazi caddesindeki Ender Zeytin fabrikası oldu.Rahmetli Mehmet Emin Turan'ın sahibi olduğu bu fabrikaya muhasebe elemanı olarak girdim.Mehmet Emin bey çok çalışkan ve yaratıcı bir insandı.Zeytin ve zeytin yağını yurt içinde ve yurt dışında tanıtarak zeytini makinelerle ezme haline getirerek ve radyolarla reklam yaparak piyasaya sürdü.Sofraların vazgeçilmez gıdası oldu.

Reyhan hanım 1966 yılında neler olmadı neler!!!

    Çalıştığım özel teşebbüsten devlet memurluğuna geçtim.Bir sınav sonucu Gemlik Lisesi idari memurluğuna girdim.7 yıl çalıştım.O yıllar lise çok kuvvetli bir eğitim öğrenime sahipti.Öğrencilerin çoğu kariyer sahibi oldu.Çok güzel dostluklar kazandım.

    1966 yılında Gemlik'in çok sevilen ve saygın öğretmeni Vahip Bursalı ve eşi Semiha hanımın kızları Vicdan hanım ile evlendim.55 yıla yaklaşan mutlu bir evliliğimizden bir kızımız,bir oğlumuz ile dünya tatlısı dört torunumuz oldu.Eşimde öğretmen olan tüm ailesi gibi Milli Eğitim Müdürlüğünde personel şefi olarak 36 yıl hizmet etti.

Lisedeki görevimden sonra Gemlik İlçe Halk Kütüphanesinde göreve başladım.

Gelelim hiç unutamadığımız o kütüphane yıllarına..

     "Ailelerimizde,okullarımızda ve tabi ki kütüphanelerimizde çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.Bu konuya çok önem vermeliyiz.Yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımızı,gençlerimizi spor ve her türlü güzel sanatlara ,kültür ve bilime kanalize edip yüce ATATÜRK ilke ve devrimlerine ulaştırmalıyız.Bu bizim en önemli asli görevimiz olmalıdır.

    Görev yaptığım yıllarda halk kütüphanesi şehrin merkezindeydi.Servisleri vardı.Müracaat,evlere ödünç kitap verme,eski eserler,çocuk bölümleri gibi.Okuyucularımıza üyelik kartı çıkarıp,müracaat eserleri dışında her kitabı ücretsiz 15 gün evlere verebiliyorduk.Müracaat bölümü Ansiklopedik kitaplar bölümüydü.Beraber çalıştığım Hicret ,Ayfer kardeşime selam olsun,okuma oranı yüksekti.

    Bizden önce bu yerde halk evi varmış..Tiyatrolar,konserler yapılırmış .Bende hala bu etkinliklerin yapılmasından yanayım.Çok yönlü bir kültür yuvası olmalı.

    Kütüphanenin yıkılmasına çok üzüldüm.Böyle bir yerde çok amaçlı bir kültür merkezi olmasını beklerdim.

    Halk Kütüphanelerinde sosyal faaliyetler,sanat ,edebiyat söyleşileri,resim sergileri,müzik konserleri ,şiir dinletileri her türlü faaliyet yapılabilmeli.İnternet ile birlikte kitap okuma alışkanlığı bitti.Kitap okumanın hazzı başka.Engelli bilhassa görme engelli vatandaşlarımızı kitapla buluşturmalıyız.Kütüphanemize ulaşamayan halkımıza ,çocuklarımıza gezici servisler eliyle kitaplarımızı ulaştırmalıyız.

    1986 yılında Gölcük Halk Kütüphanesine Müdür olarak tayin oldum.Orada görev yaptığım sürede unutulan bir kütüphaneyi Kaymakamlık,Belediye Başkanlığı ve Donanma komutanlığı ile el ele vererek hayata geçirdik.Kitap koleksiyonunu 2 binlerden 7-8 binlere çıkardım.Bir Dernek kurarak binasını aldım,fotokopi makinesi vs gibi bir çok ihtiyacını temin ettim.1992 yılında ardımda hiç eskimeyecek dostluklar bırakarak emekli olarak veda ettim.

   99 depreminden sonra gittim.Yaptıklarımın hiç biri kalmamış,yerle bir olmuştu.Çok hizmet verdim,üzüldüm.

Sizin birde tiyatro yıllarınız var?

    Evet bir kaç arkadaş Gemlik de Tiyatronun eksikliğini hissederek Şehir Tiyatrosu kuralım istedik..1969 "Gemlik Şehir Tiyatrosu Yaşatma Derneği"ni kurduk.Ben,Sami Aslım,Dürrin Gülen Çilingir,İsmet Aktan,Nazan Taran,Derin Gülen,Hayat Marş,Taner Merter ,Mehmet Sevinç birlikte kurduk..

    İlk oyunumuzu Sunğipek fabrikası salonunda oynadık.Eser Güner Sümer'in Bozuk Düzen isimli oyunuydu.Siyasi gözle bakılıp bayağı zora sokulduk.Oysa sadece aile içindeki bozuk düzeni anlatıyordu.Çok büyük ses yaptı.İkinci oyunumuzu Turgut Özakman'dan seçtik."Duvarların Ötesi".Bunu da 27 Mayıs Okulunun salonunda kapalı gişe oynadık.3.oyunumuz 72.koğuşu yine hala anlayamadığımız nedenlerle sahneye koyamadık.Bu sanat faaliyetlerimizi sonlandırmak zorunda kaldık,derneğimizi kapattık.

    Emeklilik hayatımda hiç boş durmadım.Halk Eğitim Müdürlüğünde üç dönem Daktilografi öğretmenliği yaptım.

Torunum nedeni ile Hisar Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı olarak çalışıp eğitime hizmet ettim.

    Ülkesini ve bu ülkenin insanlarını seven herkesin siyasete elini taşın altına koyması düşüncesinden yola çıkarak Demokratik sol Kültürüne hizmet etmek için DSP'den seçimlere girerek Bursa il genel meclisi üyesi seçildim.

    Büyük Devlet adamı rahmetli Ecevit ile beş yıl çalışma onuruna sahip oldum.Dosdoğru bir siyaset yaparak hakiki efendimiz köylümüze hizmet verdik.İl genel meclisinde ,köy hizmetleri,milli eğitim,kültür Turizm ve Spor İhtisas komisyonlarında üyelik,özel idare komisyonunda başkanlık yaptım.Köylerin köy meydanlarını,yollarını,kanalizasyon ve arıtma şebekeleri gibi gereksinmelerini yaptık.Atatürk stadyumunun kapalı tribünü bizim zamanımızda hediye edildi.

    5-6 yıldır Busmek de yağlı boya ve sulu boya resim kurslarına katılıp resimler yapmaya çalışıyorum.Boş zamanlarımı değerlendirirken 60 yıldır şiir üzerine de çalışmalarım oluyor.

   79 yılda içimde kalan tek uhde asker olamamamdır.Dileğim daha aydınlık bir Türkiye için el ele çalışmaktır.Atatürk gençliğine güveniyorum,geleceğimizin Türk kadınının elleri üzerinde yükseleceğine inanıyorum.

    Reyhan hanım kardeşim size Gemlik için yaptığınız çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.Her zaman yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum.

    Bu söyleşi için her ikimiz de bizi evinde ağırlayan Nazmiye Angüneş hanıma teşekkür ediyoruz.

Kalın sağlıcakla..

Reyhan Çorum.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —