11 Eylül 1922 Gemlik'in kurtuluşu..

11 Eylül 1922 Gemlik

11 Eylül 1922 Gemlik'in kurtuluşu..

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak, şayet uğrunda ölen varsa vatandır.

Mithat CemaI Kuntay

11 Eylül 1922 Gemlik'in kurtuluşu..

BAŞTA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAK ÜZERE ;TÜM ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİ SAYGI ,MİNNET,ŞÜKRAN  VE RAHMETLE ANIYORUZ.

DELİ HALİT PAŞA..

*Türk Ordusunun yetiştirdiği özel kahramanlardan biridir. Atatürk; Ona ara sıra bizim Deli Halit’ diye hitap etmiştir.

1883’de İstanbul’da doğdu. Çerkez Ahmet Efendi adlı bir şahsın oğludur.

1901’de girdiği Harp Okulundan, 1903’de teğmen olarak mezun oldu. 1908’de üsteğmenliğe terfi etti.

     Büyük Taarruz’da önemli başarılar göstermiştir. Gemlik, Mudanya ve Bandırma istikametinde düşman kuvvetlerine saldırılar düzenleyerek düşmanın kaçış yollarını kesmiş ve bir bölümünü esir almıştır.

     31 Ağustos 1922’de tümgeneral olduğunda henüz daha 39 yaşındaydı.I. Dünya ve Kurtuluş savaşlarında gümüş liyakat / imtiyaz, altın liyakat / imtiyaz, 3. rütbeden Kılıçlı Osmanlı ve İstiklâl madalyaları yanında, Avusturya ve Afganistan’dan da birer madalya sahibidir.

     Yemen, Trablusgarp, Erzurum, Gümüşhane, Kars, Artvin, Tunceli, Kocaeli ve İstanbul gibi yerlerde görev yapmış, cepheden cepheye koşmuş bir kahramandır o. Yiğit, fedakâr askerlerine karşı gayet babacan davranırdı. Hainleri ise, belinin sağ tarafında taşıdığı ve ‘Namuslu’ adını verdiği tabancasıyla gözünü kırpmadan vururdu. Savaş sırasında emrindeki askerlere birçok defalar: ”Oğlum vatan bizimdir, kaçan haindir” demiştir.

     Gemlik; 11 Eylül 1922 gece yarısı kanlı çatışmalardan sonra Halit Paşa ( Karsıalan) komutasındaki Kocaeli Grubu tarafından işgalden kurtarılmıştır

 ŞEHİTLERİMİZ..........

      Gemlik’in kurtuluşunda şehit olan Mehmet Cemal İstanbul Eyüpsultan’da 1892 yılında doğdu. Babası bahriye binbaşılarından Ahmet Efendi, annesi Makbule Hanımdır. Eşinin ismi Saniye olup ,Reyhan isminde bir kızı,Orhan isminde bir oğlu vardır.

     1912 Yılında Harp okulunu bitirerek çeşitli görevlerde bulunuyor.Bu görevleri sırasında sağlık nedeni ile iki kez ameliyat oluyor ve hastanenin vermiş olduğu rapor üzerine Dersaadet merkez Ümera-i Askeriye Divan-ı harp evrak memurluğuna tayin ediliyor.

     İki defa ameliyat olduğu için 1916 yılı sonunda harita dairesinde, Harita Mektebi muallimliği ( Öğretmenliği)görevi verildi. 1. Mart 1334 ( 1918) tarihinde mülazım-ı evvelliğe terfi etti. Bu görevi yaparken Anadolu’da Kurtuluş savaşı başlamıştı. Savaşa katılmak için iki çocuğu ve eşini bırakarak Kasım 1337(1921) tarihinde Dersaadetten firar ederek Karadeniz Ereğli’sinde A.P.Müdürü Ziya Bey’e katıldı. Düzce Eğitim kuvvetleri 2. bölük Komutanlığına atandı. Daha sonra İzmit Muhafız Bölüğü ve Merkez komutanlığında görev verildi.

Arkadaşı Selahattin İsmet ;

     "Uzun boyu, vakur tavrı, nafiz nazarları ile tam bir asker olarak tanımlanabilirdi. Narin endamı, mültefit tavrı, herkese şamil samimiyeti ile hepimizin kalbini kazanmıştı. Bir gün onu odasında düşünce içinde buldum. Bana okuduğu kitabın kendisinde bıraktığı elim tahassuratı sebep olarak gösterdi. Cesur arkadaşım terfi için faal kıt’a hizmetinde görevlendirildi.Görevi kabul edip hemen harekete geçti.Hareket öncesi hiçbir endişe taşımıyordu.Bilakis bunu bana büyük bir neşe ve sürur (sevinç) ile anlattı.

İnşallah terfian yine makamınıza gelirsiniz tarzındaki temennime

Gelmek mi!.. O bana müşküldür dedi.

      Nihayet Karamürsel’den avdet eden (dönen) muzaffer gazilerimiz Cemal Bey’in düşmanın zulüm ve vahşetinden sayha-i istimdatlarına(İmdat isteyen seslerine) koşarak kurtardığı Müslümanların dualarını alırken hain bir kurşunla mertebe-i şahadete erdiğini söylediler. O kurşun, merhumu kalb-i milliyemizde ebediyen yaşatacak, fakat o kurşun manen benim ta ! ciğergâhıma işledi.”

     Gemlik’in kurtuluşunu Yılmaz Akkılıç “ Kurtuluş Savaşında Bursa” isimli eserinde şöyle anlatıyor.

     Gemlik’in güvenliğini sağlamak amacıyla Yunanlılar tarafından savunma mevzilerine sürülen birlikler, 3 piyade alayı ile 35 toptan oluşmaktaydı. Ayrıca savaş alanının bir bölümü Gemlik Körfezindeki düşman gemilerinin atış menzili içinde bulunmaktaydı. Bütün bu olumsuz koşullara karşı 7 Eylül’de düşmanın birinci savunma mevzileri ele geçirildi.

    10 Eylül 1922 günü Şahintepe alındı. Soğucak Tepe’sine yönelen İzmit taburu burada çok şiddetli bir direnişle karşılaştı. Bütün gece düşmanın ateş baskısı altında özveriyle, canlarını hiçe sayarcasına çarpıştılar. Gecenin ilerleyen saatlerinde Soğucak Tepe’yi ele geçirdiler. Gece yarısı 24.00 Gemlik’e girdiler. Böylece Dr. Ziya kaya ve Kuva-yı Milliyeci arkadaşlarının hüzünlü çekilişlerinden iki yıl iki ay dört gün sonra, Körfez’in incisi Gemlik de al sancağına kavuşmuş oldu.” (2)

      Bu olayların canlı şahidi gedikli başçavuş Mehmet Yaraman şöyle anlatıyor. “ 9 Eylül 1922 de Yunan askerleri bir taraftan Mudanya istikametine çekilirken bir taraftan da milli kuvvetlerimizle müsademe yapıyordu. 10 Eylül 1922 günü Samanlı dağlarını aşarak Gemlik’e doğru inmeye başlayan askerlerimiz Yunan askerleri ile çarpışırken birkaç şehit verdi. Bu gün Gemlik’teki Solaksubaşı Camisinin bahçesinde yatan şehitlerimiz o günün kahramanlarıdır. Birisi Yüzbaşı Cemal Bey olup diğeri de aynı gün şehit olan vatanın asil oğullarından kahraman Mehmetçiktir.” ( 2 )

     Son savaşta Yüzbaşının şehit olması Gemlik halkında da büyük üzüntüye sebep olur. Onu dualarla Merkez Ali Paşa caminin haziresine gömerler. Mezarları bu gün caminin abdest alma yerinin olduğu yerlere rastlar. Cami yıkılıp yenisi yapılmaya başlanınca halk büyük bir tören ve dualarla buradan kaldırıp mezarını bu gün bulunduğu yer olan Emetullah Caminin bahçesine getirdiler. Ebediyen unutulmaması için de Gemlik’te bir okula onun adı olan “ŞEHİT CEMAL” koydular. Ruhu şad olsun.

Mezar taşında:

    Gemlik’in Yunanlılardan istirdadında ( Geri alınmasında) ihraz-ı rütbe-i şahadet eyleyen ve kalb-i millette ebediyen yaşayan Eyüpsultan’lı Yüzbaşı Cemâl Bey’in medfenidir( Gömüldüğü yerdir). 11 Eylül 1922

Er Mehmet Ali’nin mezar taşı:

    Gemlik’in Yunanlılardan istirdatında şehit olan kahraman bir neferin medfenidir.9 Eylül 1922

Yanındaki Mezar taşında:

    Hüvel Baki.Gemlik’in istirdadından beş gün evvel Yunanlılar tarafından ……..cami şerifte şehit edilen imam ….hafız Mehmet efendinin ruhu için Fatiha.5 Eylül 1922

GAZİ ÜSTEĞMEN KARA FATMA

     Bu memleketin şarkı da garbı da benim için bir.  Tüm Türkiye benim vatanım benim toprağım, bütün çocuklar benim  çocuklarım, biz çocuklar için ölmedik mi?

Üsteğmen Kara FATMA.

TÜRKİYE DE YUNAN VAHŞETİ.(K.KUMLA)(2)

     Geçen sayımızda Özkan Sabitoğlu'nun anılarına yer verdik.Köyü Küçük Kumla'yı anlattı.Tüm civar köylerimizde yaşanan mezalimin sadece Kumla da yaşanan yüzü ile kaldığımız yerden devam edelim.

    Gemlik'in kurtuluş günlerinde yaşanan mezalimi unutmamamız ve unutturmamamız gerektiği inancındayım.Bunları hatırladığımız ve bildiğimiz sürece vatanı kurtaran tüm isimli ve isimsiz kahramanlarımıza neler borçlu olduğumuzu anlamamız mümkün olur.

    İngiliz,Fransız,İtalyan işgal güçleri ve Kızıl haç tarafından Soruşturma Komisyonları İncelemelerine, Bab-ı Ali raporları ve resmi belgelere göre okuduğum en acı olaylara   yer verilmiş kitaptan alıntı yaparak yaşanan olayları aktarmak istiyorum .

     *Küçük Kumla köyü halkını Yunan jandarma Komutanları çeşitli hilelerle soymuşlar ve Yunan askerleri de mitralyöz ateşiyle katletmişlerdir.

     Tüm varlıklarını geride bırakarak Yunan askerlerinin ve yerli Rum çetelerinin gerçekleştirdiği K.Kumla katliamlarından kurtulmayı başarabilip İstanbul'a sığınan Vahit oğlu Hüseyin,Sabuncu Mustafa,Hüseyin oğlu Ali bey,İsmail ve Sadettin adlı kişilerin 208 sayılı ve 15 Mayıs 1921 tarihli anlatımlarının özeti.

     *Bulgurcu Vasso,Mimi Apostol,Gemlikli Haralambo ve Gemlikli Yorga adlı kişiler,K.Kumla jandarma komutanı olarak görev yapan Yunanlı ile önceden anlaşarak,kendilerine gelerek her ay 500 lira yanında ,jandarmaya her gün bir keçi vermeleri koşulu ile koruma sağlayabileceklerini söylemişlerdir.

     Ali'ye ait davarı aramak için tarlaya giden Bekir Çavuş adlı kişiyi Yunanlılar yakalamış,bağladıktan sonra ciddi bir biçimde döverek ormana atmışlardır.

    Yunan jandarma komutanı Gemlik'e gitmek yasaklanmış olmasına karşın,erzak satın almak için gitmek isteyenlere verilmek üzere,izin belgeleri hazırladığını kasıtlı olarak açıklamış,bunun üzerine bir grup köylü,zorunlu gereksinimlerini edinmek için yola çıkmışlar,fakat Yunan askerleri tarafından saldırıya uğrayıp soyulmuşlar,Gemlik hapishanesine götürülmüşlerdir.

      23 Nisan 1921 Cumartesi günü ,Küçük Kumla ve Çavdar Köylerinden kaçanlarla dolu ve açık denize ulaşmış bulunan tekneler,silahlı Yunan askerlerini taşıyan bir teknenin saldırısına uğramış,köylülerin tüm parasına el konulmuştur.Gemlik den Yorgo arkadaşı Wangel'in oğlu Anastas,Yunan askerleri ile birlikte çevre köyleri dolaşmakta ve denizde güvenliği sağlamak bahanesiyle her sandalcıdan 60 lira haraç alarak soygunculuk yapmaktadırlar.

     11 Mayıs 1921 günü K.Kumla'daki Yunan jandarmasının çekilmesinden sonra Yunan askerleri köye saldırarak,halkın para ve kıymetli eşyalarına el koymuşlardır.

     Ertesi günü 12 Mayıs 1921 tarihinde köylülerin kaçmalarını önlemek için köyün etrafını sardıktan sonra mitralyöz ateşi ile çok sayıda kadın ve erkeği katletmişlerdir.

    Dağlara sığınabilmiş 60 kişi, daha sonra bunlar tarafından bulunmuş, büyük bir olasılıkla gaddar canavarlıklarının kurbanı olmuştur.

    Kızılhaç Uluslararası Komite Delegesi Mr .Maurıce Gehrı Raporunda K.kumla:

    Soruşturmanın ikinci gününü Belediye de Rumlar'la Ermenileri sorgulamaya ayırdık.Kendi aldığım ifadelerden bir tanesini vurgulayacağım.On gün önce Rum ve Ermeni gönüllülerden oluşan 300 kişiye silah dağıtılmıştı.İki gün önce de yazılı ilanlar yoluyla Türkler'in elinde silah bulundurması yasaklanmıştı.;tersine davrananlar ölümle cezalandırılacaktı. Ayrıca şunu da öğrendim;

     Yakındaki Kumla bölgesi(Büyük .Kumla, K.Kumla, Haydariye, Karacaali) silahlı çetelerle sarılmış,ve ele geçirilmişti. Hiç kimse Gemlik den oraya gidemiyordu. Sorguladığım birisi, Yunan yetkililer oradan kimsenin çıkmasına izin vermediğinden, bölge halkının kısa zamanda toptan katledileceğini söyledi. Tanık, 12 Mayıs günü körfezin güney kıyısındaki Tuzla çiftliğinde bulunuyormuş.Kulağına art arda sıkılan silah sesleri gelmiş. Akşama doğru üç kişi bir sandalla körfezi geçerek Karacaali'den Tuzlaya gelmişler.Silah sesleriyle karşılaşmışlar. Ve küçük Kumluca köyünün çetelerce sarıldığını görmüşler.Gemlik'e döndüklerinde, bu üç adamı görmek istedim.Birisi Kumluca Belediye Başkanı, öteki köyden birisi, üçüncü de jandarma çavuşu Hüseyin'di. Kendilerine gönderdiğim kişi, onları bulamadığını söyledi. Sonradan öğrendim ki bölgenin komutanı tarafından tutuklanmışlar.

    Öğleden sonra Gemlikli iki Rum gencin cenaze ayininin yapıldığı Ortodoks kilisesine (Balıkpazarı) gittim. 19 ve 20 yaşlarındalarmış. Üç gün önce Kumla da öldürülmüşler. Mezarlıkta tabutu açtırdım. Kollarının ve bacaklarının korkunç bir biçimde koparılmış olduğunu söyledikleri cesetlerin fotoğraflarını aldırdım.

Yine şöyle devam ediyor;

    *16.30 da Kumlaya döndük. Kolordu genel karargahından oraya, Komisyonun Küçük Kumla köyüne çıkabilmek için istediği atlar gönderilmişti. Oraya vardığımızda köyü bütünüyle boşalmış bulduk. Dehşete kapılmış insanlar ölüleri gömüyorlardı. İhtilaf Devletleri üniformalarını görünce, kapılar aralandı.İnsanlar bir parça sokağa göz atabildiler. Bir saat sonra komisyon üyeleri K.Kumlaya inerken,1000 insanı aşkın bütün köy yaya olarak peşimize takıldılar ve Bryilie'nin top namlularının koruması altındaki deniz kıyısına yerleştiler. Gemi bütün gece çevredeki yamaç ve tepeleri ışıklarıyla taradı.

Ertesi gün;

     Komisyon saat 10 da küçük kumlaya çıktı. Kumlaya döndüğünde tümenin 3 nolu bürosundan sorumlu yarbayı bulduk.Kıyıdaki insanların oradan ayrılıp köylerine dönmelerini önerdi.ve orada korunacaklarını söyledi.Hiç kimse bunu kabul etmedi.

17 Mayıs salı;

    Üsteğmen Kostas askerlerinin kundaklama olayını gerçekleştirmiş olabileceğini kabul ediyordu.Olup bitenin ayırdına varması için gereksinmesi olmamış .Kumla da dört Türk'ü yakalatıp kurşuna dizdirmişti.

     At üstünde Armutluya yaptığımız yolculuktan sonra ,dört değil yedi cesetle karşılaştık.Üsteymen onlardan ancak birini teşhis edebildi. "Yalnızca tutuklanması gereken bu insanları neden öldürdüğünü" sorduğumda,

"CANIM ÖYLE İSTEDİ "dedi.

    Dönüşte iki cesetle daha karşılaştık.

    Yorgo, Kostas'ın keşif müfrezesini her yerde izlediğini ve köyleri ateşe verdiğini övünerek anlattı.

    Cumayı Cumartesiye bağlayan 21 Mayıs gecesinde İnebolu vapuru 3.bir tur yaptı ve Kumla da kalan insanlarla hayvanları alıp götürdü.

    Küçük Kumla Katliamının kurbanlarından kimlikleri belirlenenlerin adları.

    Ballı Hüseyin'in karısı Nadire, kardeşi Ahmet, teyzesi Canan, amcası Raşit. Raşit'in küçük kızı Saadet(11 yaşında), Nuri Paşa'nın kardeşi Mustafa bey,Hüseyin Reis'in Mehmet,Kayıkçı Asaf ağa, Muhtar Mehmet bin Ahmet, Durali oğlu Mustafa, Mihaliçli oğlu Abdullah, Şaban oğlu Mustafa, Dumbay oğlu Remzi, Damadı Raif oğlu Hasan, Çoban Recep'in karısı Asiye, kızı Bahriye, kızı Sabite,kızı Hikmet,kızı Gülizar, Muhtar Mehmet ağa, Abdullah çavuş, Hasan Remzi, Sandalcı ASAF, Boşnak Yusuf,Çeltikçi İdris'in karısı Fatma..

Katliam sonucu halk İstanbul'a götürüldü, 60'dan fazla ölü hesaplandı.

    Savaşın dehşeti acı yüzü, kitabın tümünü okuduğunuzda günlerce etkisinden kurtulamayacağınız yaşanmış olaylarla dolu.

    Ne toprağa gömülmektir. Ne ruhun uçması tenden! Ölüm, ölüm, gülerekten. Bir bayrak altında ölmektir.

Ahmet Muhip Dıranas

Reyhan Çorum

KAYNAK. Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Yayınları. Türkiye de Yunan Vahşeti .

1-Yılmaz Akkılıç Kurtuluş savaşında Bursa cilt 2 S/

2- Gemlik – Veli Orkun s/124

Yeşil Bursa Dergisi / Sayı 6



  • Çarşamba 17.7 ° / 4.1 ° Güneşli
  • Perşembe 13.3 ° / 4.9 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cuma 11.1 ° / 6.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı