ESKİ ÇARŞI ESNAFLARINDAN İSMET KENAR İLE ANILARA YOLCULUK

ESKİ ÇARŞI ESNAFLARINDAN İSMET KENAR İLE ANILARA YOLCULUK

ESKİ ÇARŞI ESNAFLARINDAN İSMET KENAR İLE ANILARA YOLCULUK

ESKİ ÇARŞI ESNAFLARINDAN İSMET KENAR İLE ANILARA YOLCULUK ......

Gazetemizin bir önceki sayısında Kenar ailesine yer verdik. İsmail Kenar ile yaptığımız söyleşide, kardeşi İsmet Kenar'dan bahsetti.. Aile bilgilerini abisinden aldık fakat, herkesin mutlaka anlatacak bir şeyleri vardır. Biz İsmet Beyin çarşı esnafı ve siyasetçi olduğunu biliyoruz, onu da ayriyeten aradık ve görüşmek istedik.. Nuran Işık arkadaşım ile beni salkım salkım üzümlerin çardaktan sarktığı bahçesinde misafir ederek ağırladı.

İlk gözümüze çarpan bu üzümler oldu. Dalların arasından aşağıya sallanmış, harika bir görüntü oluşturmuştu. İsmet bey biz geleceğiz diye incir ve üzüm dolu bir tabağı çardaktaki masaya koymuş, hazırlanmış bizi bekliyordu. Eşi bir operasyon geçirecekmiş, bu durumda bile bizi kırmadı.. Bahçede yetiştirdikleri sebzeler ve tellerle bölünmüş bir alanda bir çok tavuk ve horoz vardı. İnsan böyle evleri görünce (gerçi Umurbey artık köy sayılmaz) doğal yaşama daha çok özlem duyuyor..

ÖNCE SİZİ TANIYALIM..

İsmet Kenar: 1942 Umurbey doğumluyum. Ailemi abim sizlere anlatmış..

Annem Umurbey'in hafızıydı. Küçük yaşta anneannemin sırtında savaş zamanı dağa çıkmışlar, savaşı görmüş. Acar ailesinin kızları. Benim yaşımda kim varsa annemin Kuran öğrettiği talebesidir.

İş yaşamım çocuk yaşta başladı. İlkokulu Umurbey'de bitirdikten sonra Gemlik'te marangoz Selami(Atar) ustanın yanında 4 sene çalıştım. Marangozluğu Selami Usta'dan öğrendim.

6-2-1958 tarihinde Sunğipek Fabrikasına marangoz olarak girdim. Askere gidip geldikten sonra da oraya döndüm. Marangoz atölyesi lav olacaktı. Hüseyin Gencer atölye katibi, Osman Dağdelen ustabaşıydı. Beni kaynak atölyesine verdiler. 1.5 sene sonra kadro açıldı. Önce çıraktık. Çok çalışkandım, herkesten bir şey öğrendim.

Sonra fabrikada imtihanlar açıldı. İmtihana girdim, başarı ile kazandım. O bölümdekiler Umurbeyliydi. Torpil yapıldı dendi, itirazlar oldu, imtihan iptal oldu. Süleyman Yamız atölye şefiydi, beni İstanbul'a gönderdi. On beş günlük kursta şilt aldım, birincilikle bitirdim. Şefin masasına belgeyi getirdim koydum. Sabah şefin gelmesini ne yapacak diye bekliyorum. Şef, " Bu nedir?" diye sormuş, "İsmet getirdi" demişler . Doğru müdürün yanına gitti. Tekrar imtihan açıldı, gene birinci oldum. Bu kez kimse itiraz edemedi.

71'de fabrikadan çıktım, Gürle Han'da atölye açtım. İbrahim Gürle ve Acar Mehmet sayesinde orada iki dükkan tuttum. Gürle Han çok enteresan bir yerdi. Böylelikle serbest mesleğe başladık.

Kumla'da; Dostel, Kumtur, Yüksel Kardeşler, Ayşem sitelerinin demir doğrama işlerini hep ben yaptım. 80 ihtilali olana kadar mesleğim ile uğraştım. İşlerim gayet iyiydi. Bir gün yine bir işe gidecektik. Yanımda çalışan çocuklara erken gelmelerini tembih ettim. Yeğenim ve yanımda Sinan diye biri çalışıyordu, kalfalarım da var. Tamam dediler. Sabah işe geldim ama onlar gelmediler. Kafama koymuştum. Bu bahanesi oldu. Akşam " Kepenkleri çekin, herkes evine" dedim. Dükkanı kapattım.

Gürle Han o zaman Ali Şirin'e ipotekliydi.  Nizam abi vardı.  Arkadaki arsayı ona verdiler. İbrahim, Hasan abinin tavşanları vardı.  Akşamları bir tavşan keserler ziyafet verirlerdi. Emniyet amiri bile gelirdi. Handa gazeteci Erol, kalaycılar, Sami Beceren kimler kimler vardı.

Sonra Kapalı çarşıya bu nedenle girdim. Kapalı çarşıdaki dükkanı hava parası vermeden aldım ama ben hava parası ile devrettim. Sonra yine hava parası kalktı. Ayakkabıcılık işini 9 yıl yaptım. 1954- 91 senesi arası ömrüm Gemlik'te geçti..

Nasıldı çarşıda komşuluk?

Sabah işbaşı yaparsınız; herkes senet sepet karıştırır, farzet o gün ödeme var para yok, "Umur abi, Veleddin abi" der parayı tamamlardık. Baban, Sadık abi ile iyi dosttuk. Sadık abi terzilik yapardı, ona pantolon diktirdim.

O zaman kazançlar iyiydi. Veresiye defteri vardı kredi kartı yerine. İki alacak defteri yırttım. Şimdinin parası ile 30-40 bin lira.

Çarşı esnaflarından o kadar çok insan öldü ki, kimseler kalmadı. Şahin Çavuşlar, Gemiçliler(Basmacı), Engürülüler( basmacı) Koçaş karşımdaydı, perdeci Ersen, Ahmet Semiz, Ferudun abi, Lütfü Kınay kimler yoktu ki..

Lütfü Kınay eniştemiz olur. Bir ara çarşıdaki yerlerinde tost yapıyorlardı. Sarhoş ettik enişteyi. Ben yemek yaptım, enişte geldi. Tezgahta rakı var, gitti yarım kaşar aldı yedik , içtik..

Kapalı çarşının çatısını ben yaptırdım.  Üstte oluk vardı. Yağmur yağar sular olduğu gibi malların üzerine akardı.  Fiyat aldım 255 liraya çıkıyor, adam başı 11.500-12 bin lira toplamam lazım. Ferudun abi vermez, bir kaç kişi daha var onlarda vermez.  Vermeyecekleri başa yazdım. Veleddin abi ile dolaştık. Ferudun abiye çatıyı kapatacağız dedik.  Ben dükkanı kapatacağım vermem dedi. "Vallahi bu gün kapatsan bile bu parayı vereceksin" dedim. Burhan Usta çatıyı kapattı. Olukları ortaya yaptırdım. İş bitti, dua ediyoruz yağmur yağsın da deneyelim diye. Yağdı hepimizin gözü çatıda, baktık tık yok, Ferudun abi beni tebrik etti.

Gemlik'te esnaf azdı. Ayakkabıcı olarak Fazıl, Hacı Muharrem, Adem, Şükret'in abisi aklıma gelenler.

Evliyim, 66 senesinde evlendim.. Üç çocuğum var, iki kız, bir oğlan. Kızlarım Umurbey'de evli. Oğlum Gemlik'te Bilgisayarcı. Orhangazi caddesinde Akınsoft'un baş bayisi.

1982 senesinde kendi iş yerimden emekli oldum. Umurbey'deki bu evi şoför Çakır'dan 2. el olarak aldım. Ben askerdeyken burası satılmıştı, gene kısmet oldu. Gemlik'te çalışırken de hep Umurbey de oturduk.

Umurbey Belediyesinde Meclis üyeliği, meclis başkanlığı yaptım. Anavatan Partisi'nin kurucu üyesiyim. Hasan Başaran, Esat Coşkun, Hakkı Çakır, Elektrikçi Osman kurucularıydı. Siyaseti Demokrat Parti zamanından sonra yaptım. O zamanlar hep cebimizden masrafları karşılardık. Şimdiki gibi ödenek yoktu. Siyasetçilerin hepsi Gemlik'teydi.

Emeklilik hayatı nasıl geçiyor?

Gayet güzel geçiyor. Zeytinliklerimi sağlığımda çocuklarıma böldüm. Çocuklarımdan çok memnunum.

Meyve ve zeytin ile, evimle uğraşıyorum. Torunlar taze yumurta yesin diye bahçede tavuk beslemeye başladık. Çardakta sarkan üzümleri, konu komşuya kesip veriyoruz, hepimize yetiyor. Bu üzümlerin şöyle bir hikayesi var. Ertuğrul Seyhan benim hanımın dayısı, İlk Öğretim Genel Md yaptı. Onun Kurşunlu'da yazlığı vardı. İki çubuk getirdi. "Bunun adı Ertuğrul Seyhan üzümü olsun" dedi. Bu oturduğumuz yerin üstündeki üzüm ise başka bir cins, daha geç oluyor. Rafet hoca vardı, "Sana bir çubuk vereyim "dedi. Biz bunları ektik yetiştirdik.

Çocukluğunuzda Umurbey nasıldı?

Ömrüm çalışmakla geçti. Çocukken marangoz da çalışırken Umurbey'de 60-70 cm kar olurdu. Çizme, parka, palto, şemsiye yok. Araba da yok. Hep yayan gidip geldik. Selami usta çok sinirli ama iyi bir ustaydı.  Seneler sonra Avcılar Kulübünde otururken, " O kadar adam geçti elimden, İsmet gibisi geçmedi" demiş. Beni çok severdi. İsa'nın kahvenin doğramalarını o zaman biz yaptık.

Annem böcek tutardı. Koza zamanı gider satarlar, kızlara sakız getirirlerdi. Fakirlik vardı.  Zeytin zamanı millet zeytine gidecek, ellerine o zaman para geçecekti. Kaynatma aracı ile Bursa'ya çalışır, insanlar da bu paraları yine gider Bursa da harcarlardı.

Şimdi hepsi geride kaldı. Burada eşimle birlikte emeklilik hayatı yaşıyoruz. Memnunuz.

İsmet Kenar Bey'e bize zaman ayırdığı ve evinde misafir ettiği için teşekkür ederiz. Eşine ve kendisine sağlıklı günler diliyoruz.

Reyhan ÇORUM..